Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı: 3 yıl sonunda ithal eti konuşmuyor olacağız, Hal Yasası 2025'te
- 2024 değerlendirmeleri ve 2025 hedefleriyle ilgili dijital medya temsilcileriyle bir araya gelen Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Türkiye'de et ithalatını sona erdirecek planlamayı anlattı. "Kendi anaç hayvan stoğumuzu oluşturuyoruz" diyen Bakan Yumaklı, et fiyatlarında asgari ücret artışıyla bir değişiklik olmadığını, fakat fiyatları artırma çabası olduğunu da belirtti.
- Üreticiden son tüketiciye gelene kadar tarım ürünlerinde zaman zaman yaşanan fahiş fiyatlarla ilgili ise Hal Yasası'na Ticaret Bakanlığı ile yoğun şekilde çalıştıklarını söyleyen Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, "Hal Yasası'nı 2025'te çıkaracağız" dedi.
- Suriye'nin yeniden toparlanma çabalarına da değinen Bakan Yumaklı, "14 kişilik bir ekip kurduk, bir eylem planı hazırlamak üzere çalışmalarımıza başladık. Oraya bir ekip gönderdik" dedi.
- Avrupa ülkelerinden geri dönen tarımsal ürünlerle ilgili konuya da açıklık getiren Bakan İbrahim Yumaklı, 6 milyon tonluk yıllık ihracatta aflatoksin nedeniyle geri dönüş oranının binde 1-2 seviyesinde olduğunu, pestisit kullanımı konusunda da Türkiye'nin dünya ortalamasında bulunduğunu, Avrupa'nın Türkiye'den yüzde 30 daha yukarıda, Japonya'nın ise 5 kat daha yüksek pestisit kullandığını ifade etti.
- Çokça konuşulan antep fıstığı sevkiyatlarının geri dönüşü konusunda da rakamları açıklayan Bakan Yumaklı, "1473 sevkiyat oldu 2024’te. Bu sevkiyattan sadece 20’si geri döndü. Yani oranı %1.3. Kuru incirde 5654 sevkiyattan 81’i geri döndü. Oranı %1.43. Kuru kayısı da fazla kükürt dioksit nedeniyle 21.000 ton üründen sadece 282 tonu geri döndü. Bunun oranı da %1.34" dedi.

Dijital medya temsilcileriyle 2024 değerlendirme ve 2025 hedeflerini paylaştığı basın toplantısında buluşan Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, gündemdeki önemli konularla ilgili soruları da cevapladı. Suriye'de yaşanan güç değişimi ve aslında tarım ülkesi olarak da bilinen ülkenin bundan sonra toparlanma çabalarına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Yumaklı, "Suriye'nin halihazırda tarım ve doğal kaynaklarının dışında başka bir gelir potansiyeli yok. Bu konu gündeme geldiği andan itibaren biz de 14 kişilik bir ekip kurduk, bir eylem planı hazırlamak üzere çalışmalarımıza başladık. Oraya gönderdiğimiz arkadaşlarımız var. Bugün itibariyle oradalar. Bu çalışmaları yapacaklar ve Bakanlığımız uhdesinde Suriye'nin tekrar kendini toparlaması adına çok önemli bir başlık olan tarımsal üretim konusunda, hem bitkisel üretim hem hayvansal üretimde ihtiyaçları tespit ederek mutlaka onların yanında olacağız. Sayın Cumhurbaşkanımız da açıkladı. Her bakanlık kendi uhdesinde bu çalışmaları yapacak. Çok önemli bir potansiyel var. Çok ciddi sıkıntılar çektiler. Üretimleri neredeyse yok denecek kadar az. İnanıyorum ki çok hızlı bir şekilde hem kendilerinin gelişimi hem de bizim katkılarımızla iyi sonuçlar alacağız inşallah" dedi.
"1 liralık maliyetin 10 lira fiyatlanması fahiş fiyattır. Bu fiyatlamayı yapana yaptırımı en üst düzeyde uygulayacağız"
Asgari ücret artışıyla beraber özellikle et ürünlerinde yeni fiyat artışları görüldüğü iddialarına da yanıt veren Bakan Yumaklı, pandemi sonrasında bir fiyatlama davranışı bozukluğu olduğunu, olmasını düşündüğü maliyeti bugünden yükleyerek fahiş fiyatlama sürecini başlatmanın sonu gelmez bir döngüyü oluşturduğunu vurguladı. "Hiç kimsenin, maliyetinin üzerine makul karı koyarak ticaretini yapan kimseye bir şey söylediği yok, olamaz da. Ancak 1 liralık maliyetin satış fiyatı olarak 10 lira belirlenmesi fahiş fiyattır. Bununla ilgili hem Ticaret Bakanlığımız hem de biz bir açıklama yaptık ve burada şunu söyledik: Üretim maliyetlerinin içerisinde işçilik payları gözetilmeksizin sanki maliyetin tamamı işçilik maliyetiymiş gibi fiyatlama yapanlara karşı biz de halihazırda mevcut yaptırımları en üst düzeyde uygulayacağız" dedi.
"Kasaplar Odası Başkanı'nı mahkemeye verdik. Bu kişinin kasap dükkanı bile olmadığı söyleniyor"
Aslında et fiyatlarında bir değişim olmadığını altını çizen Bakan Yumaklı, "Sadece et fiyatlarında değişim sağlama çabaları var. Adana Kasaplar Odası Başkanı bir açıklama yaptı. Kendisini mahkemeye verdik. Aynı şekilde Ticaret Bakanlığımız da gerekenin yapılmasıyla ilgili onlar da tespit ettiler. Bu kişinin bir kasap dükkanının bile olmadığı söyleniyor ama kasaplar odası başkanı. Söylediği, sanki piyasada herkesin aynı düşüncede olduğu izlenimini veriyor. Daha sonra gerçek sektör sahipleri çıktı, dediler ki 'Üretici biziz, bizde böyle bir şey yok, piyasada böyle bir şey yok.' Nereden çıkıyor bu? Maalesef bulanık suda balık avlama davranış biçimi. Biz de bunlarla en güçlü şekilde mücadele etmeye devam edeceğiz. Sadece yaptırım olarak değil ET SÜT Kurumu marifetiyle piyasayı regüle edeceğiz. Çok yakından takip ediyoruz. Herhangi bir ürün eksikliğinden kaynaklı bir şey olmadığını da söylemek isterim. Herkesin gönlü ferah olsun" ifadelerini kullandı.
"Anaç hayvan stoğunu 70 bin adede çıkarıyoruz"
İthal et Bakan Yumaklı'nın hem konuşmasında hem de soru-cevap bölümünde altını çizdiği bölümlerden biriydi. Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, üç yıllık planlama döneminin sonunda Türkiye'de artık ithal et diye bir konunun konuşulmayacağını söyledi. Türkiye'de yaklaşık %5 gibi bir ilave et ihtiyacı olduğunu açıklayan Yumaklı şunları söyled: "Bunları sağlamak üzere Et Süt Kurumu marifetiyle; daha önce özel sektör ithalatı yapıyordu, bunu hem takvimlerde problem olduğu için hem de pazar belli bir kısıtlı pazar, herkes oraya gittiğinde fiyatlar yükseldiği için biz bunu yasakladık. Dedik ki devletin kurumu yapacak. Dolayısıyla bu planlama geçtiğimiz yıldan itibaren zaten devam ediyor, bu yıl da devam edecek ancak gelen canlı hayvan sadece ete dönüştürmek için değil aynı zamanda bizdeki besilik anaç hayvan artırılması ile ilgili Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü ile Et Süt Kurumu arasında bir projeden bahsetmiştim. Bu proje şu anda işliyor. Iğdır’da TİGEM arazilerini, şu anda orada 10 bine yakın hayvan oldu. Burayı 20 bine çıkartacağız. Ve Şanlıurfa Ceylanpınar, dünyadaki en büyük tek parça çiftlik olma özelliğine sahip TİGEM’in. Yine orada da toplamda 70 bin adetlik bir anaç hayvan stoku oluşturacağız.
Bunun dışında da yine besilik hayvan stokumuz olacak, ülkedeki herhangi bir ani ihtiyaç doğduğunda bunları kullanmak üzere. Dolayısıyla bu sistematik devam ediyor."
"Sürekli et ithalatıyla ihtiyacı kapatamazsınız"
Hiçbir ülkenin %100 kendine yeterliliği olmadığını hatırlatan Bakan Yumaklı, "Ancak bizim özellikle hayvansal üretimle ilgili çok önemli bir avantajımız var. Bizim ülkemiz toprakları buna uygun. Pazarlama ve satış problemimiz yok. Etrafımızdaki ülkelere çok kolaylıkla ihraç edebiliriz. Dolayısıyla içerideki üretimi artırmamız gerekir. Şu anda bütün gücümüzle buna çalışıyoruz. Yani içeride bunun üretimini yapacak olan işletmeleri, hayvan hastalıklarını, elimizdeki sürünün kalitesini artıracak bütün uygulamaları devreye aldık. Bunları da yakından takip ediyoruz. Şimdi daha önceki dönemlerde ihtiyaca binaen bir hemen ithal ederek o açığı kapatalım uygulaması olmuş. Tamam o zaman da fonksiyonunu yerine getirmiştir. Ancak siz sürekli ithalatla bunu kapatamazsınız. Biz buna 3 yıllık bir perspektif koyduk. Şimdi bize herkes şunu söyledi, ‘ya biz bunu çok duyduk 3 yıl, 3 yıl’. Hayır, 3 yılın bir sebebi var. Çünkü bizim planlamamıza göre biz 3. yılın sonunda artık bu ülkede ithalat konusunu konuşmuyor olacağız." dedi.
Şimdi sadece besilik hayvan ithal edip 8 ay baktıktan sonra en iyi fiyatla satmak isteyen firmaların üretimle bir ilgisi olmadığını savunan Yumaklı, bu türden hayvancılığı "pansiyon besiciliği" olarak tanımladı. Yumaklı, "Dolayısıyla onlara şu anda şunu söylüyoruz. Kardeşim aynı TİGEM’le Et Süt kurumu arasındaki gibi gelin Et Süt Kurumu ile anlaşma yapın. Deyin ki ‘kardeşim ben üretim yapacağım, bana gerekli kolaylığı sağlayın'. Biz de bunu yapacağız. Yani bu sektörü de üretim yapmaya yönlendiriyoruz. İlk başta biraz bir direnç oldu ama şu anda artık talepler gelmeye başladı. Hem de bu işi profesyonelce yapacak olan besicilerden. İnşallah bu konuyu Türkiye’nin gündeminden çıkartacağız." ifadelerini kullandı.
Özellikle ihracat pazarlarından aflatoksin (küf) veya pestisit (ilaç kalıntıları) nedeniyle geri dönen tarımsal ürünlerle ilgili Bakanlığın elindeki verileri paylaşan Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, dünya ortalamasının dekar başına 2,26 kg pestisit olduğunu, Türkiye'nin de buna yakın seviyelerde bulunduğunu söyledi. Avrupa Birliği'nin Türkiye'den % 30 daha fazla pestisit kullandığını açıklayan Bakan Yumaklı, "Yani bir ülke söyleyeyim. Mesela Japonya’da pestisit kullanımı 11 kilogram. Bizde 2.26 kilogram, Japonya’da 11 kilogram. Avrupa Birliği’nde bizim %30 daha üzerimizde. Şimdi bir kalıntı eylem planımız var. 17 ile çıkartıyoruz bu kalıntı eylem planını. Ve özellikle zirai ilaç kullanımı ile ilgili, pestisit kullanımı ile ilgili oranları aşağı indirmek üzere bunun alternatifini koymanız lazım. Zararlıyla mücadelede biyolojik mücadeleyi devreye koyman lazım ve bunun etkisini de göstermen lazım. 2025 yılı içerisinde 10 milyon faydalı böcek üretimi yapacak bizim Bakanlığımızın ilgili birimleri, enstitüleri. Şimdi ülkemizdeki kalıntı oranını %35 azalttık. Yeter mi? Yetmez. Dediğim gibi bu oranı aşağı çekmek için her şeyi yapacağız." dedi.
İhracatta iki türlü geri dönüş olduğu bilgisini veren Yumaklı, bunlardan birinin pestisit kalıntısı sebebiyle ikincisi de aflatoksin (küf) olduğunu, ilaç kalıntılarıyla ilgili hiçbir şekilde geri dönen ürünün içeri alınmadığını, zaten büyük bir bölümünün Avrupa Birliği’nde imha edildiğini, imha edilmemiş ve iade edilmiş olanları da Bakanlığın imha ettiğini açıkladı. Yıllık 6 milyon ton tarım ürünü ihracatında geri dönüşün sadece binde 1-2 aralığında olduğuna dikkat çeken Yumaklı, RASFF bildiriminde 2023-2024 arasındaki azalışın yüzde 54 olduğunu söyledi. Yumaklı, "Yani yurt içerisinde yapmış olduğumuz 2023’te başlayıp 2024’de artarak devam eden gıda konusundaki denetimlerimizin tamamının ve uygulamalarımızın, alternatif uygulamalarımızın tamamının sonuçlarını aldık. Bunları daha da artıracağız inşallah. Avrupa Birliği ile bu konudaki mevzuatımızın %99 oranında uyumlu olduğunu söyleyebilirim. Dolayısıyla Avrupa Birliği’ndeki herhangi bir vatandaş ne yemiyorsa bizim vatandaşımızın da onun yememesini sağlamaya çalışıyoruz. Şimdi bu aflatoksin yani küfle alakalı özellikle Antep fıstığı bu yıl üretimi çok fazla oldu. Onunla ilgili bir ilgi oran vereceğim size. 1473 sevkiyat oldu 2024’te. Bu sevkiyattan sadece 20’si geri döndü. Yani oranı %1.3. Kuru incirde 5654 sevkiyattan 81’i geri döndü. Oranı %1.43. Kuru kayısı da fazla kükürt dioksit nedeniyle 21.000 ton üründen sadece 282 tonu geri döndü. Bunun oranı da %1.34. Yine söylüyorum. Avrupa Birliği’ne en çok tarımsal ürün ihraç etmemiz sebebiyle en çok RASFF bildirimi almamız bu sonuçları doğuruyor. Bizim hedefimiz bunları sıfıra yaklaştırmak. Ancak bütün ürünlerimizin tamamı böyle diye bir genelleme yapmak üreticiye haksızlık açıkçası." dedi.
"Hal Yasası'nı 2025'te çıkaracağız"
Türkiye'deki ürün fiyatlamalarıyla ilgili hususta ürün arzıyla ilgili bir etkinin söz konusu olmadığını belirten Yumaklı, fiyatlama davranışlarıyla ilgili durumu şöyle açıkladı: "En önemli iki tane husus vardır bir ürünün fiyatı için. Ürünün arzıyla ilgili fazlalık ya da azlık, ürünün fiyatını belirler ya da maliyetleri ürünün fiyatını belirler. Üretici üretmiş bunu arz etmiş üreticinin arz ettiği üründe problem yok üreticinin arz ettiği fiyatta problem yok ama son tüketici onu almaya gittiğinde, bütün ürünlerde de değil farklı ürünler için zaman zaman problem oluyor. Hal Yasası Ticaret Bakanlığımızın uhdesinde ama birlikte çalışıyoruz. Bu yıl içerisinde mutlaka bu değişiklikleri gündeme getireceğiz. Bizatihi hem Ticaret Bakanımız hem ben hem hallerde, hal yönetimleriyle hem toptancılarla farklı zamanlarda toplantılar kendimiz de gözlemledik. Şimdi arkadaşlarımız çalışıyor en kısa zamanda bu yürürlüğe girecek inşallah. Takvimi söyleyemeyeceğim çünkü çalışma devam ediyor ama en kısa zamanda bitirmek istiyoruz. Ticaret Bakanlığımız bu konuya liderlik ediyor, 2025 içerisinde diyebiliriz."
"Bütün vatandaşlarımız gönüllü, gıda denetçisidir, bir şeye rastladığınızda bize ulaştırın. Gereğini yaparız"
Taklit ve tağşiş konusunda da soruları yanıtlayan Bakan Yumaklı, "Halkın sağlığını tehlikeye düşürücü şeylerle ilgili marka, firma, kim zerre kadar umurumuzda değil. Ne gerekiyorsa sonuna kadar yapıyoruz. Diğer tarafta da eğer düzeltilebilir bir şeyse firmalara ikaz ediyoruz gereğini yaptıktan sonra. Aynı şekilde tekrarı halinde yaptırımlar da var. Bunları da takip ediyoruz. Toplum denetimi ve toplumun o konudaki düşüncesinin etkisi çok daha büyüktür. Dolayısıyla vatandaşlarımızla Bakanlığımız arasında çok güçlü bir bağ kurulduğunu görüyorum. Bundan da son derece memnunum ve hep şunu söylüyorum; rastladığınız herhangi bir şey varsa, bütün vatandaşlarımız gönüllü gıda denetçisidir. Bize ulaştırın. Hangi iletişim yöntemini kullanırsanız kullanın. Biz ona gereğini yapacağız."