Yıl yıl dünyanın en değerli şirketleri

Barış Erkaya
PAYLAŞ
Yıl yıl dünyanın en değerli şirketleri

Nvidia'nın geçen hafta dünyanın piyasa değerine göre en değerli şirketi haline gelmesi bütün ekonomi sayfalarının manşetlerinde ilk sıraya yerleşti. Aslında piyasa değeri analistler tarafından çokça tartışılan bir konu. Çünkü borsaların tarihi boyunca bu türden değerleme atakları onlarca şirket tarafında gerçekleşti. Fakat bunlardan çok azı zirvede ya da en azından en değerli 10 şirket sıralamasında tutunabildi. Türkiye'de geçen yıl benzer bir durumu SASA hisseleri için görmüştük. Bu durum kalıcı olmamıştı.

Peki şirketlerin bu piyasa değerlerinde tutunması veya kalıcı olamamasında kriter tam olarak ne?

Borsaların yaklaşık son çeyrek yüzyıllık periyodu bize şunu gösteriyor: Dönüştürücü teknolojilerin yaratıcısı olan veya ilerleyen dönemde tüm dünyayı etkisi altına alabilecek bir ürün üretebilen şirketler o zirveden kolay kolay inmiyor. Konjonktürel etkilerle hızlı değerlenen şirketler ise sadece bir anıdan ibaret olmaktan öteye geçemiyor.

Gelin hep birlikte bir zaman tüneline girelim ve 1990'ların ikinci yarısından itibaren yıl yıl nelerin yaşandığını ve dünyanın en değerli şirketleri sıralamalarının yıllar itibariyle nasıl değiştiğini, kimin kalıcı kimlerin ise geçici olduğunu görelim.

Eski ekonominin son şaşalı günleri

1990’ların ikinci yarısına kadar dünya ekonomisini tanımlamak gerekirse, eski ekonominin zirve yaptığı yıllar olarak nitelendirmek mümkün. Amerikan kültürünün sembolü olan şirketlerin dünyaya hızla yayıldığı, petrolün en geçerli emtia olduğu, petrol gücünü elinde bulunduran şirketlerin ise bunun karşılığını fazlasıyla aldığı yıllar. 1996 yılında dünyanın en değerli şirketi olarak bilinen General Electric (GE), yıllık yatırımcı raporunda 79 milyar dolara ulaşmış bir ciro ve 7.3 milyar dolarlık bir kar ilan ediyor. Bu yaklaşık olarak hisse başına 2.2 dolarlık bir kara denk düşüyor. GE hisselerinin o yılki fiyat artışı yüzde 45. GE’nin ABD dışındaki gelirlerinin toplam gelirleri içerisindeki payı bu yıllarda yüzde 40’ın üzerine çıkmış durumda. Petrol devleri Exxon ve Royal Dutch Shell zirve yarışında yer alırken, Coca-Cola’nın ve Japon Nippon’un piyasa değerleri de takip edenlerinin açık ara önünde.

90'ların sonu ve bir cisim yaklaşıyor

Fakat o sırada yaklaşmakta olan büyük bir dalga var ve henüz ne General Electric ne de diğer geleneksel şirketler ufuktaki tehlikenin farkında değil.

Bunu öğrenmeleri için bir yıl bile geçmesine gerek kalmıyor. 7 Şubat 1997’de Bill Gates’in Microsoft’u akıllı uygulamaların kolaylığını Web’in gücüyle birleştiren Microsoft Office yazılımının 97 sürümünün hemen kullanıma sunulduğunu duyuruyor. 6 Nisan 1997’de tüketicilerin internete TV üzerinden erişmesini sağlayan Web TV Networks’ü 425 milyon dolara satın alan Microsoft, ülkenin en büyük dördüncü kablolu TV operatörü olan ComCast’e de 1 milyar dolarlık yatırım yapıyor. Ayrıca az bilinen bir bilgi olarak o sıralar iki dahi Bill Gates ve Steve Jobs, Macintosh’larda Office kullanımı ve Mac’lerin içinde Office ile Internet Explorer kurulu olarak satılması için el sıkışıyor ve Microsoft Apple’a bunun için yaklaşık 150 milyon dolarlık da bir yatırım yapıyor. Bir büyük sürpriz de 2017’nin son gününde Hotmail’i satın alarak tüm internet kullanıcılarına ücretsiz sunacağını duyurması. 2017 sonunda 11 milyar 360 milyon dolarlık satış hacmine ulaşan Microsoft’un çalışan sayısı bu tarihte 22 bin 232 kişiye ulaşmış durumda. Kusursuz fırtına eski ekonomi şirketlerinin tam karşısından yaklaşıyor. 1997’de Microsoft ExxonMobil, Coca-Cola gibi şirketleri piyasa değerinde geride bırakırken Royal Dutch Shell ve General Electric’i zirveden indirmesi için sadece bir yıl daha geçmesi yeterli oluyor.

1998’de 271 milyar dolar piyasa değerine ulaşan Microsoft, beraberinde Intel’i de dünyanın en değerli şirketleri listesinde ilk 10’a taşımayı başarıyor. Bu tarihlerde Microsoft’un en büyük rakibi IBM de listede beliriveriyor. Ayrıca 1998'de, Merck ve Pfizer gibi ilaç devleri de en değerli şirketler arasına girmeyi başarıyor. Pfizer’ın hikayesi aslında basit: 27 Mart 1998, ABD Gıda ve İlaç İdaresi’nin patenti Pfizer’a ait olan (cinsel bazı yan etkileri de ortaya çıkan) meşhur hipertansiyon ilacına onay verdiği tarih. Merck ise menopoz ve HIV için geliştirdiği ve onay aldığı bazı patentlerle o dönemde piyasa değerinde sert yükselişler yaşıyor.

Bugün karamsarların Nvidia ile karşılatırdığı Cisco'nun dramatik hikayesi

1999, teknolojide gerçek bir patlama yılı. Microsoft zirvedeki yerini korurken, Cisco Systems ikinci sıradaki General Electric’in hemen arkasına yerleşiveriyor. Aslında 1999’daki Cisco’nun hikayesini bugünkü Nvidia ile benzetenler var. İlginç. 1990 yılında halka açılan Cisco’nun hisseleri sadece 10 yılda yüzde 1000 değer kazandı (aynen bugün Nvidia’nın da yaşadığı gibi). Fakat bu iddiada bulunanların bir uyarısı var. Nvidia’nın sonunun da Cisco gibi olması tehlikesi. Yine de bu kısımda görüşler ikiye ayrılıyor. Cisco’nun internetin büyümesine odaklı olan yapısına karşılık talihsizlik, sadece birkaç yıl içerisinde “dotcom balonu”nun patlaması oldu. Cisco hisseleri 2000 yılının içerisinde Microsoft’u da geride bırakarak 555 milyar dolarlık piyasa değerine ulaştı. Elbette bu durumu yarış grafiğimizde göremeyeceksiniz. Çünkü grafikte sadece şirketlerin o yılın son günündeki piyasa değeri kapanışları bulunuyor.

Buradan hızla çöküşe geçen hisselerin değeri 80 dolardan 2002 yılında 8.6 dolara kadar düştü.

Dotcom balonu patlıyor

Dotcom balonunun patlaması (belki de o anlık patlaması demek daha doğru olur), sadece Cisco’yu süpürmedi. 2001 yılında Microsoft tahtı eski ekonomiye devrederken General Electric zirveye oturdu. Exxon yine ikinci sıraya yerleşti.

Fakat Microsoft’un Cisco’ya hiç benzemeyen bir tarafı vardı. Sadece internetin büyümesine yönelik bir stratejiye sahip değildi. Kişisel bilgisayarları tüm dünyaya kabul ettirmiş, işyerlerine, insanların evlerine kadar sokmayı başarmıştı. Bu tam anlamıyla dönüştürücü bir teknoloji yani aslında kelimenin tam anlamıyla bir devrimdi ve artık bundan kaçış yoktu. Tüm dünyayı eninde sonunda değiştirecek veya daha doğrusu dönüştürecekti.

2003’te Microsoft yeniden zirveyi ele geçirirken krizlerin fırsatlarla dolu olduğunu söyleyen Warren Buffett’ın bunu gösterişli bir biçimde ilk ispatlamaya başladığı yıl da tam olarak 2003’tü diyebiliriz. Buffett’ın Berkshire Hathaway’i en değerli şirketler listesinde yavaş yavaş görünmeye başlamıştı. Fakat 2003-2005 dönemini aslında bankaların yükselişi dönemi olarak tanımlamak yanlış olmaz. Citigroup, Bank of America, JP Morgan Chase gibi bankalar dünyanın en değerlileri arasında boy göstermeye başlıyor.

2006 ve küresel rekabet kapıya dayanıyor

2006 yılı ise artık global devlerin, üstelik de İngiltere, Almanya veya ABD dışında Asya ve Rusya gibi bölgelerden yükselen dev şirketlerin arenaya adım attığı yıl. Rus Gazprom ve Çinli ICBC, Shell’i, Citigroup’u, Bank of America’yı geride bırakıyor.

Fakat 2007’nin sürprizi kuşkusuz PetroChina oluyor. 2006’da ilk 10’da bile olmayan Çinli petrol devi bir anda gelip dünyanın en değerli şirketi unvanını ele geçiriyor. Bu tam bir gövde gösterisi… Çin’in tüm dünyaya… 2008’de ChinaMobile’ın da listede üst sıralara tırmanması bu gösterinin heybetini artırıyor elbette.

Çin-ABD savaşının ortasında dönüştürücü teknoloji Apple'la zirveye oturuyor

Ve 2009… PetroChina ve ExxonMobile’ın savaş yılı. Yani Çin ve ABD’nin. China Construction Bank da artık sıralamada. Fakat tüm gözler bu mücadeleye kilitlenmişken listeye sessizce sızan bir isim aslında Microsoft’un 1990’ların sonunda yarattığı dönüştürücü ekonominin yeni bir fazını sunuyor: Apple!

O güne kadar Macintosh ile yarışın içinde olduğu sanılan Steve Jobs, aslında tüm dünyayı etkisi altına alacak bir devrimi hazırlıyordu. 9 Ocak 2007’de Jobs’un Macworld Expo’da cebinden çıkardığı ilk iPhone, 29 Haziran 2007’de satışa sunulmuş fakat dünyanın artık başlamış olan bu devrimi anlayabilmesi için birkaç yıl geçmesi gerekmişti. Elbette Wall Street çoktan geleceği satın almış ve Apple hisselerini günler içerisinde 98 dolara, mayıs ayında ise 100 doların üzerine taşımıştı. Fakat iPhone’un bu kadar çok satılabileceğine çok az insan inanıyordu. 2008 yılında orijinal modelin satış adedi 6 milyondan fazlaydı. Fakat zamanda hızla ilerleyip bugüne geldiğimizde satılan toplam iPhone adedi 2.5 milyara yakın.

2012’de Apple en değerli şirket unvanını aldı. 2012 yılında listeye bir başka dönüştürücü teknolojinin sahibi Google (bugünkü şirket adıyla Alphabet) girdi. Buffett ise krizleri ve fırsatları değerlendirmeye devam ediyordu. Büyüyen şirketleri ucuzlamışken alıyor, yıllar içerisinde bu şirketlerdeki hisselerinden devasa karlar elde ediyordu.

2015 yılında Google artık Apple’ın arkasından dünyanın en değerli ikinci şirketiydi. 2016-2017’de Facebook (bugünkü adıyla Meta) da sıralamada boy göstermeye başlayacak, yeni teknolojilerle yepyeni bir dönüşüm yaşayan eskinin kitap satıcısı Amazon ise sadece ABD’nin değil dünyanın en büyük teknoloji (lojistiği hedefleyen) şirketlerinden biri haline gelecekti.

O da ne? Saudi Aramco'nun bir anda ortaya çıkışı

2018-2019’a gelindiğinde ise sıralamada oldukça garip şeyler yaşanmaya başladı. 2018 sonunda 111 milyar dolarlık kar elde ettiğini açıklayan Saudi Aramco bu anomalinin kaynağıydı. Prens Muhammed Bin Salman’ın Saudi Aramco’daki yüzde 5 hissesini 100 milyar dolara satmak istediğini açıklamasıyla ortaya çıkan 2 trilyon dolara yakın piyasa değeri tüm dengeleri değiştirmişti. 2019 sonunda ise Suudi Arabsitan Borsası Tadawul’da yüzde 15 hissesi halka arz edilen Aramco’nun piyasa değeri 1.7 trilyon dolardı. Apple ve Microsoft henüz 'trilyon dolarlık şirket' unvanlarını almışken zirveye Sadui Aramco’nun bir anda gelip oturması bütün dünyada şaşkınlık yarattı. Fakat şirketle ilgili şeffaflık eleştirileri çoktan başlamış ve şirketin değeri artık Apple ve Microsoft’un gerisinde kalmıştı.

Covid dönemi ve Nvidia'nın hikayesi başlıyor

2020’nin sonu ise bir başka büyük devrimin başlangıcına işaret ediyordu. Aslında bu devrimin başrol oyuncusu için yaşanan Covid pandemisi resmen bir piyango gibiydi. Teknolojinin artık kalbinde yer alan çip teknolojisi otomobillerden, beyaz eşyaya, bilgisayarlardan, cep telefonlarına kadar hayatın her anına girmiş fakat pandemi döneminde ortaya çıkan arz açığı Nvidia gibi çip üreticileri için büyük bir fırsat yaratmıştı. Vaat edilen devrim ise bundan çok daha fazlasıydı. Pandeminin “yapay zeka” devrimiyle aynı döneme denk gelmesi ise sadece bir tesadüften ibaretti. 2015 yılında sadece 17.7 milyar dolar piyasa değerine sahip olan Nvidia, 2016’da 57.5 milyar dolar, 2017’de 117 milyar dolar, 2022’de 364 milyar dolar piyasa değerine ulaştı. Sadece 1.5 yıl içerisinde ise yüzde 1000’lik bir piyasa değeri artışıyla bugün dünyanın en değerli şirketi. Cisco’nun kaderini paylaşıp paylaşmayacağını zaman gösterecek. Fakat diğer yanda da Microsoft, Apple gibi geçtiğimiz çeyrek yüzyıla damgasını vurmuş ve bugün hala dünyanın en değerlisi olan şirketleri de akılların bir köşesinde bulundurmak gerekiyor.