Yatırımcıların yeni gözdesi ESG

Hazal Orta
PAYLAŞ
  • Sürdürülebilirlik çabaları arttıkça, ESG (ÇSY) yatırımları da artacak.
  • PwC’nin verilerine göre, CFO’ların yaklaşık 3’te biri, iklim değişikliği senaryolarının 2023’teki finansal sonuçlar üzerindeki potansiyel etkilerini yakından takip ediyor.
  • ESG’nin ana konularından biri önümüzdeki dönemde biyoçeşitlilik olacak. Biyoçeşitliliğe ve doğaya odaklanan yatırım fonlarının sayısının artması bekleniyor.
Yatırımcıların yeni gözdesi ESG

Yatırım stratejilerinde sosyal sorumluluk önemini giderek artırıyor. Kısaca ESG (ÇSY) dediğimiz Çevresel, Sosyal ve Yönetişim temelli yatırımlar çok daha önemli hale gelmeye başladı. Bu tür bir etik yatırım stratejisi, insanların yatırım seçimlerini kişisel değerlerle uyumlu hale getirmesi sebebiyle kıymetli. ESG yatırımcıları, söz konusu üç alanda da performanslarını iyileştirmeye istekli şirketlerin hisselerine odaklanmayı tercih ediyor. Peki ESG nedir?

ESG nedir?

Halka açık şirketlerin çevreyi ve çalıştıkları toplulukları ne kadar koruduğu artık çok önemli. Bunların yanında yönetimin de yüksek standartları karşılaması gerekiyor. Tüm bunlar aslında ESG’nin üç sac ayağını oluşturuyor.

Çevre dediğimizde bir şirketin çevreye nasıl bir etkisi olduğunu düşünebiliriz. O şirketin karbon ayak izi, üretim süreçlerindeki toksik kimyasal kullanımı ya da bu kullanımın azaltılması, tedarik zincirinde sürdürülebilirlik ilkeleri benimsemesi sac ayağının Çevre kısmını oluşturuyor.

Sosyal ise şirketin sosyal etkisi anlamına geliyor. Burada şirketin personel içindeki ırksal çeşitliliğe bu doğrultuda uyguladığı işe alım süreçlerine ve katılım programlarına bakılıyor. Hatta sadece şirket sınırları değil, toplumsal açıdan savunduğu değerler de yine Sosyal çatısı altında değerlendiriliyor.

Forbes’a göre Yönetim dendiğinde yönetici maaşıyla ilgili konulardan liderlikteki çeşitliliğe kadar hissedarlara nasıl yanıt verildiği mercek altına alınıyor.

Hissedarlar, müşteriler, topluluklar, çalışanlar ve yöneticiler. Tüm bunlar, bir şirketin paydaşlarını oluşturuyor. Şirketin bu paydaşlara nasıl hizmet ettiğini ela alan süreç, ESG’nin de temelini oluşturuyor.

Şirketlerin ESG puanları, araştırma şirketleri tarafından belirleniyor. Bu puanlar sayesinde net bir ölçüm sağlanabiliyor. Şirketler, E, S ve G için birden fazla kriteri göz önünde bulunduruyor. Genelde puanlar 100 üzerinden veriliyor. Puan ne kadar yüksekse, şirket farklı ESG kriterlerini o kadar iyi karşılayabiliyor demek. Araştırma şirketlerinin kriterleri değişiklik gösterse de temelde kurumsal sürdürülebilirlik önlemleri ve yönetim kurulu yapısı gibi konular mercek altına alınıyor. Ayrıca kaynakların, çalışanların ve finansmanın yönetimi de yine değerlendiriliyor.

S’ye dikkat!

ESG içinde Sosyal, ‘Ortanca çocuk’ olarak isimlendiriliyor. Farkındalık arttıkça ‘S’ bir şirketi tanımlamak için daha iyi fırsatlar sunabiliyor. CNBC’ye göre uzun yıllardır Sosyal ayağın, diğerlerine göre nispeten belirsiz olduğu ve ölçümünün zor olduğu düşünülüyordu. BNP Paribas’ın 2021 yılında yaptığı bir ankete göre 350’den fazla kurumsal yatırımcının yarısından fazlası, analiz edilmesi en zor ayağın ‘S’ olduğuna inanıyor.

Artık yatırımcılar ‘S’nin ne anlamana geldiğini ve bu alamdaki kurumsal çabaları nasıl daha iyi analiz edebileceğini anlamak istiyor.

Tüketiciler tarafından bakarsak, son yıllarda geri dönüşüme daha fazla önem veriliyor. Aynı zamanda tüketiciler atıkları minimize ediyor, kaynakları verimli kullanmak için de çabalıyor. Dolayısıyla finans ve yatırım seçimlerinde de kendileriyle aynı yöne bakan tercihler yapmak istiyor.

ESG’yi operasyonlarına dahil eden şirketler de bu sayede işletme operasyonlarını sürdürülebilir hale getiriyor. Hem müşteri sadakatleri artıyor hem itibarları yükseliyor hem de yatırımcı çekme potansiyeli artıyor.

Statista’nın 2023 yılında yaptığı ESG yatırımlarını artıran profesyonel yatırımcıların payı anketine baktığımızda dünyadaki profesyonel yatırımcıların yüzde 50’sinin sosyal sorumluluk yatırımlarına ayırdığı payı artırmak istediğini görüyoruz. Yatırımcıların yüzde 9’u ise ESG yatırımlarına tahsisleri azaltmak istiyor.

Yeşil aklama bir soru işareti

Düşük petrol fiyatları ve iklim konusundaki endişelerle birlikte ESG yatırımları, 2020 ve 2021 yılları arasında önemli bir artış yaşadı. 2022 yılında ise konvansiyonel enerji fiyatlarının artmasıyla bu kategori popülerliğini biraz kaybetti. ESG yatırımlarına özellikle yeşil yıkama bir soru işareti olarak kalmaya devam ediyor.

ABD’de Cumhuriyetçi politikacılar ESG’ye karşı bir siyasi tepki başlattı. Özellikle yeşil aklama, politikacıların gündemindeydi.

Ürünlerinin yad a hizmetlerinin çevresel faydaları hakkında yanıltıcı bilgiler veren şirketler için yeşil aklama ifadesi kullanılıyor. Reuters’ın haberine göre, ‘sorumlu yatırım’ olarak sınıflandırılan bu fonlar, 2023’ün başından 30 Kasım 2023’e kadar 68 milyar dolar net yeni mevduat kaydetti. Bu miktar 2022 yılında 158 milyar dolar, 2021 yılında ise 558 milyar dolar seviyesindeydi. Bu da geçen aylar içinde yaşanan düşüşü net bir şekilde gösteriyor.

ESG’nin yeni dönem projeksiyonu

PwC’nin verilerine göre, CFO’ların yaklaşık 3’te biri, iklim değişikliği senaryolarının 2023’teki finansal sonuçlar üzerindeki potansiyel etkilerini takip ediyor. Tahminlere göre 2024 yılında sürdürülebilirlik şirketlerin finansal temellerine yerleşecek. Böylece finans ve sürdürülebilirlik birbirine daha da yakınlaşacak.

ESG, 2023 yılında popüler bir konuydu. Tahminler bunun bir süre daha devam edeceği yönünde. ESG yanlıları ve karşıtları arasındaki mücadele sürecek.

ESG’nin ana konularından biri de önümüzdeki dönemde biyoçeşitlilik olacak. Biyoçeşitliliğe ve doğaya odaklanan yatırım fonlarının sayısının artması bekleniyor.

Şirketlerin yetersiz ve yanıltıcı sürdürülebilirlik çabalarını engellemek de önümüzdeki dönemin konuları arasında yer alıyor. Yeşil aklama dediğimiz kavram için yasal olarak daha net tanımlar yapılması bekleniyor.

ESG bir nevi değişim dalgası. Şirketler, ESG sayesinde etik ve sorumlu şekilde faaliyet göstermeye teşvik ediliyor. Böylece daha sürdürülebilir bir dünya inşa edilmesine katkı sağlanıyor. Gelecekte de ESG yatırımları artacak ve ‘S’ bu trendde öncü bir rol oynayacak gibi. Bu durum şirketler için de yatırımcılar için de yeni fırsatlar demek.