'Yabancı çıkışı değil, yerlinin tavrı belirleyici'

PAYLAŞ
  • Türkiye’de son 48 saatte yaşanan gelişmelerin Londra’daki yansımalarını CNBC-e'ye değerlendiren stratejist Harris, "Kısa vadeli yabancı yatırımcılar şok yaşadı ve piyasadan çıktı. Ancak gerçek belirleyici olan, Türkiye içindeki yatırımcıların dövize mi yoksa TL’ye mi yöneleceğidir. Çünkü şu an uluslararası yatırımcılar, yerel yatırımcıların ne yaptığına bakarak karar veriyor. Eğer yerli yatırımcılar TL’de kalır ve güven tazelerse piyasalar dengelenebilir" dedi.
'Yabancı çıkışı değil, yerlinin tavrı belirleyici'

Cribstone Strategic Macro kurucusu ve stratejist Mike Harris, Türkiye’de son 48 saatte yaşanan gelişmelerin Londra’daki yansımalarını CNBC-e’ye değerlendirdi.

Harris, “Son dönemde Türkiye’de parasal, ekonomik ve jeopolitik anlamda tablonun yeniden şekillendiği bir süreç yaşanıyordu. Ancak şimdi yatırımcılar, iç siyasette de bir denge ararken, tam tersine büyük bir belirsizlikle karşı karşıya kaldı. Bu da piyasalar için ciddi bir risk unsuru yaratıyor" dedi.

CNBC-e Londra Temsilcisi Berfu Güven’e konuşan Harris, yaşanan siyasi gelişmelerin yabancı yatırımcıları tedirgin ettiğini ancak piyasalar açısından asıl belirleyici olanın yerli yatırımcıların nasıl hareket edeceği olduğunu vurguladı.

Yabancı neden yerliyi izliyor?

Harris geçmişte piyasalarda yabancı yatırımcılar belirleyici unsurken, özellikle KKM öncesi kur krizinde yabancı sermayenin piyasadan tamamen çıktığını hatırlattı.

Harris kurun dibe vurduğu noktanın aslında yerli yatırımcıların dövizden çıkıp TL’ye dönmeye başlamasıyla oluştuğunu hatırlatarak bugün de benzer bir sürecin yaşandığını ve asıl kritik unsurun yerli yatırımcıların güvenini koruyup koruyamayacağı olduğunu söyledi.

Harris’e göre, Türkiye tam anlamıyla uluslararası yatırımcılar için “yatırım yapılabilir” bir piyasa haline gelene kadar yabancı sermayenin rolü sınırlı olacak. Özellikle borsa gibi alanlarda yabancı yatırımcılar bekle-gör modundayken, yerli yatırımcıların TL’de kalmaya devam edip etmeyeceği piyasaların yönünü belirleyecek.

Evet, kısa vadeli yabancı yatırımcılar şok yaşadı ve piyasadan çıktı. Ancak gerçek belirleyici olan, Türkiye içindeki yatırımcıların dövize mi yoksa TL’ye mi yöneleceğidir. Çünkü şu an uluslararası yatırımcılar, yerel yatırımcıların ne yaptığına bakarak karar veriyor. Eğer yerli yatırımcılar TL’de kalır ve güven tazelerse piyasalar dengelenebilir.

Faiz indirim süreci sona mı erdi?

Mike Harris’e göre Türkiye’de dezenflasyon süreci her şeye rağmen devam edeceği için bu durum Merkez Bankası’na 17 Nisan’da olmasa bile gelecek aylarda faiz indirimi için yeniden alan yaratabilir.

Faiz indirim sürecinin tamamen sona erdiğini düşünmüyorum ancak Merkez Bankası 17 Nisan’da pas geçebilir. Kurda yükselişin enflasyonu artıracağı düşünülür ancak Türkiye’de enflasyonu belirleyen asıl faktör ücret artışları. Ocak ayında maaşlara yapılan yüzde 25-30’luk zam ve yıllık enflasyonun yüzde 44 seviyelerinde seyretmesi, önümüzdeki aylarda ücret kaynaklı bir dezenflasyon sürecine işaret ediyor.

Mike Harris yaşanan siyasi gelişmelerin yatırım iştahını azalttığını ve bu durumun orta vadede büyümeyi baskılayarak dezenflasyon sürecini destekleyebileceğini belirtti. Bu nedenle, Merkez Bankası’nın faiz indirimi konusunda kapıyı tamamen kapatmadığını, ancak kısa vadede ihtiyatlı bir tutum sergileyebileceğini söyledi:

“Dezenflasyon programı devam edecektir zira Türkiye aynı anda hem siyasi hem de ekonomik belirsizlik yaratma riskini göze alamaz. Ekonomi yönetimi mevcut politikaları sürdürmek zorunda, çünkü aksi takdirde piyasalar üzerindeki baskı daha da artabilir.”

TL’de reel değerlenme dönemi sona mı erdi?

Harris, TL’de son dönemde görülen reel değer kazancı sürecinin artık sona ermiş olabileceğini söyledi. Ancak Merkez Bankası’nın piyasaya vereceği mesajların kritik olacağını da ekledi:

“Merkez Bankası’nın önemli başarısı, piyasaya ‘Kur, enflasyonun ana belirleyicisi değildir’ mesajını verebilmesiydi. Eğer gerçekten kur belirleyici olsaydı, enflasyon bugüne kadar çok daha düşük seviyelerde olurdu. Bundan sonraki süreçte Merkez Bankası TL’yi belirli bir istikrar sürecine sokmak isteyecektir. Kısa vadede bu, TL’nin bir miktar reel değer kazanmasını da gerektirebilir.”

Ekonomik program tehlikede mi?

Harris, mevcut ekonomi programının kısa vadede risk altında olmadığını, ancak orta vadede büyümenin yavaşlaması durumunda popülist politikaların geri dönebileceğini belirtti.

Bu siyasi hamle, hükümetin 2028 seçimlerini kazanma konusunda ne kadar hassas olduğunu gösteriyor. Ancak popülerliğin azalmasının en büyük sebebi enflasyon olduğu için, kısa vadede ekonomi programından vazgeçmezler. Asıl mesele 2026-2027 yıllarında büyüme baskısı arttığında, popülist adımlara geri dönülüp dönülmeyeceği.

'Jeopolitik ortam Türkiye’deki siyasi hamilelere zemin hazırladı'

Harris, son dönemde yaşanan jeopolitik gelişmelerin, Türkiye’deki siyasi hamleler için bir zemin hazırladığını söyledi:

“Böyle bir adım atıldığında genellikle ‘ABD ve Avrupa nasıl tepki verecek?’ sorusu gündeme gelir. Ancak ABD bu konuda büyük bir tepki göstermeyecek, Avrupa ise Türkiye’ye her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyuyor. Savunma ve güvenlik işbirlikleri nedeniyle, bu süreçte Batı’dan sert yaptırımlar beklemek gerçekçi olmaz.”

Harris, bu nedenle yaşanan gelişmelerin uluslararası tepkiden çok yerel dinamiklere bağlı şekilde ilerleyeceğini vurguladı.

Harris’e göre, yabancı yatırımcının beklemede kalacağı bu süreçte piyasaların yönünü belirleyecek en kritik faktör yerli yatırımcıların TL’ye güvenini koruyup koruyamayacağı olacak.

Kaynak: cnbce.com