Mehmet Gerz: Yeni emeklilik sistemi çok önemli reform ve piyasa henüz farkında değil

PAYLAŞ
  • Ata Portföy Genel Müdürü Mehmet Gerz, SGK'nın mevcut haliyle devamı durumunda giderek düşen emekli maaşlarının daha da düşmeye devam edeceğini, fakat gündeme gelen özel katılım emeklilik sisteminin eksik olan reformlar içerisinde çok önemli bir adım olduğuna dikkat çekti

Fitch'in not artışı büyük ölçüde bekleniyordu. Fiyatlanmış olabilir ama daha orta ve uzun vadeli etkileri olacaktır. Şöyle ki; demek ki Türkiye'nin ekonomi programı yurt dışından takdir ediliyor. Kredi not artışları getiriyor. Dolayısıyla daha uzun vadeli, daha ciddi yatırımcıların Türkiye'ye tekrar alıcı gözle bakmaya başlamasını bekliyorum ben. Bir de bu tabii bir yol haritasıdır. Yani üç yıllık bir program ortaya konuyor.

Hedefler bir önceki OVP'ye göre biraz daha gerçekçi şekilde belirlenmiş. Yani Türkiye'nin ekonomi programı geçtiğimiz 3-5 yılın çılgın deneylerinden sonra daha gerçekçi, geçmişin hatalarını tamir etmeye çalışan bir baza oturmaya çalışıyor. Şu anki ekonomi yönetimi bu yönde ciddi çaba sarf ediyor. Çok zor bir işleri var. Yani enflasyonu kontrolden çıkartmak kolay ama tekrar kontrol altına almak çok çok zor. Çünkü sadece enflasyonu düşürmek yetmiyor enflasyon beklentilerini de düşürmeniz gerekiyor.

Son iki-üç yılda enflasyon beklentileri çok bozulduğu için şu anda Türkiye'de her ne kadar yıllık enflasyon 70, 60, 50 diye 10'ar puan düşüyorsa da beklentileri düşürmek zaman alacak. Bunun bir sıkıntısı yaşanıyor ekonomik programda. Ama programda çok fazla göze çarpmayan bir başarı daha var, onu da belirtmek istiyorum. O da cari açıktaki daralma.

Çünkü cari açık milli gelire oranla ne zaman yüzde 5'in üstüne çıksa mutlaka Türkiye'de ekonomik programda ciddi sıkıntılar olur. Şimdi yüzde 2'ye doğru indiğini hatta önümüzdeki 3 yıl yüzde 2'nin altında kalacağını belirten bir programla karşı karşıyayız. Bu da açıkçası kurla ilgili korku senaryolarını aşmamızı sağlayacak bir görüş. Yani böyle bir patikada giderse cari açık 30 milyar dolar - 20 milyar dolar arasında bir yerde dengelenirse, kurla ilgili biliyorsunuz yeniden bir korku başladı, tekrar kurun yükselmesi lazım gibi bir endişe var, cari açık bu şekilde daraldığı sürece ben bu korkuların yersiz olduğunu düşünüyorum. Yeter ki cari açıkla birlikte enflasyonda hedeflenen önce 40 sonra 20'li rakamlara doğru gerilesin.

Kurda korku seviyesi yok ama sadece Türkiye'nin dolar ve euro bazında çok pahalı olduğu, ihracatının belli sektörlerde ciddi sıkıntıya girdiği konuşuluyor. Turizmde de görüyoruz biz bunu. Yani Türkiye'de lokanta fiyatları, özel okul fiyatları, dolara çevirdiğiniz zaman inanılmaz rakamlarla karşılaşıyorsunuz. Bu bir realite ama sadece bir kur konusu değil bu. Yani burada farklı bir açıklama da sunmak istiyorum.

Türkiye'nin vergi sistemi o kadar çok dolaylı vergileri fiyatlara bindiriyor ki bir iki sene belki bir şey fark etmiyor ama 10 sene sürekli dolaylı vergilerle fiyatlar arttığı zaman o hantal yapı bir süre sonra Türkiye'de her şeyi pahalı hale getiriyor. Dolayısıyla sadece kurla düzeltilebilecek bir mesele değil bu. Bence kurun enflasyona paralel götürülmesi dışında çok iyi bir seçenek yok. Bunun yanında mutlaka verimlilik artışı sağlanması gerekiyor ekonomide. Her alanda kamu, özel sektör, hane halkı bütçesi her alanda Türkiye son 3-5 yıldır verimliliği unuttu.

Tekrar verimliliği keşfetmesi gerekiyor. Bu anlamda yapısal reformlar var mı OVP'de? Ben göremedim yani o kadar detaylı da bakamadım henüz ama böyle göze çarpan bir yapısal reform göremedim. Hatta ondan dolayı bayağı hafta sonu biraz hayal kırıklığı yaşıyordum ama yine bu sabah itibariyle bir yapısal reform işareti gördüm. Bu tamamlayıcı eğitim, emeklilik sistemi.

Evet. Bu bir yapısal reformdur, çok da kıymetlidir. SGK sistemine EYT'nin verdiği zararı, yüklediği inanılmaz yüklerden sonra yapacak da bir şey yoktu. Zorunlu olarak Türkiye emeklilik sisteminde bir reforma gidiyor. Önümüzdeki 6 ay 1 senenin gündemi bu olacak.

Bu konuda değişik öneriler de var, bir tanesi: Bu hafta bir semineri olacak MIT'li bir profesör arkadaş. Onun da önerdiği emeklilik tahvili diye bir sistem var. Şu anda Brezilya bunu uyguluyor, yeni uygulamaya başladı.

Bizde de emeklilik sisteminde yani SGK sisteminde böyle primlerin bireysel hesaplarda takip edildiği ve o primlerin de enflasyona endeksli olarak takip edildiği bir sisteme geçilmesi lazım. Yoksa SGK sisteminde biliyorsunuz milyonlarca insan prim ödüyor, onlar bir havuzda karışıyor. Kimin ne ödediği nominal bazda takip ediliyor ama bunu reel bazda takip etmek lazım. Yani kişilerin ödediğiyle sistemden aldığı maaş arasında daha adil bir denge kurulması gerekiyor. Bunu da umarım tamamlayıcı emeklilik sisteminde dünyadaki en iyi örneklere bakacağız deniyor çünkü.

Dünyada çok değişik örnekler var. Amerika'da 401K diye bir sistem var. İşte Brezilya bahsettim emeklilik tahvili diye bir uygulamaya geçti. Yani özeti şu, bu SGK sistemleri havuz sistemleri. Yani prim ödeyenlerin parası içeri akıyor, gelen paradan o an emekli olanların maaşları ödeniyor ve havuzda bir şey kalmıyor. Havuz kuruyor.

Hatta Hazine'nin sürekli oraya katkı yapması gerekiyor, açık veriyor çünkü. Bunlar fonlanmış sistemler değil. Orada para yok çünkü. Buna mukabil mesela Türkiye'deki OYAK sistemi, Polis Vakfı sistemi, bunlar fonlanmış sistemlerdir. Yani içeride bir para var yani ve o para yatırıma döndürülüyor, getirisinden maaşlar ödeniyor.

Amerika'daki 4001K sistemi, ben de ben de yirmi beş yıl önce mastera gittiğim zaman konuşanlardan duyuyordum, çok da hoşuma gitmişti. Yani kendinize ait bir bireysel hesabınız var. Paranız oraya gidiyor. Emeklilik paranız oraya yatıyor. Belli bir yatırıma dönüşüyor.

Bunun yatırıma dönüşmesinin iki türlü faydası var. Bir, sizin paranız iyi değerlendirilmiş oluyor. İki, herkesin parası bu şekilde değerlendirildiği zaman ülkede iç tasarruflar artıyor. Yani ülkede ekonomiyi fonlayan bir iç tasarruf havuzu oluşmaya başlıyor ki OYAK bizde de bunun iyi bir örneğidir. Keşke daha fazla örneği olsa.

Şimdi bu test sistemiyle buna bir adım atılacak. Bu doğru yaklaşımlara bakılıp tabii Türkiye'ye uygun bir sistem dizayn edilmek isteniyor. Ben burada bu emeklilik tahvili önerisinin dikkate alınması gerektiğini düşünüyorum. Ben de biraz bunun Türkiye'de sözcülüğünü yapıyorum bahsettiğim arkadaşla işbirliği halinde. Ve bu sadece Türkiye'de doğru bir emeklilik sistemi oluşsun diye yapılan bir çaba.

Peki bu nasıl işliyor? Eğer Hazine buna ikna olursa TÜFE'ye endeksli tahviller bunlar ama çok uzun vadeli.

Örneğin siz 20 sene sonra emekli olmayı düşünüyorsanız yirmi sene sonra kupon ödemeye başlayacak bu tahvilleri alıyorsunuz. Kendiniz satın alıyorsunuz her ay ödediğiniz primle. Siz emekli olduktan sonra size örneğin 25 yıl kupon ödüyor. Reel kupon ama TÜFE'ye endeksli. Enflasyonun üzerinde bir getiriyle.

Siz 25 yıl boyunca yani o ilk 20 boyunca aldığınız tahvillerin emekli olduktan sonra 25 yıl oradan maaş gibi kupon ödemesi alıyorsunuz. Bu sizin hesabınızda olduğu için ödediğiniz belli, aldığınız belli. Atıyorum herhangi bir vefat durumunda kişinin varislerine kalabilecek bir varlık bu. Yani bireysel bir hesap. Bu işte de artık bireysel hesaba geçmek gerekiyor.

Çünkü şu anki Sosyal Sigortalar Sistemi'nde milyonlarca insanın hak ve hukuku birbirine karışıyor. Zaten karmaşık bir sistem haline gelmiş durumda. Neye göre maaş bağlanıyor, kim ne kadar ödemiş, hepsi karmakarışık. Yani sistemin tek sorunu EYT değil. Bazen EYT'liler kızıyorlar konuyla ilgili yorum yapınca "bizim de hakkımız" diye.

Tabii ki EYT'lilerin de hakkı ve sistemin tek sorunu da EYT'liler değil ama sistem her tarafından karmakarışık yamalı bohçaya dönmüş durumda. Dolayısıyla burada bu yamalı bohça orada dursun, onu reforme etmek çok kolay değil. Yeni bir sistemle sistemi destekleyen, bireylerin kendi hesap kitabını bildiği ama enflasyona endeksli tahvillerin olması gerekiyor. Bunu tekrar etmek istiyorum. Bu konuda zaten akademik çalışma yapanlar görecektir.

Bu tür uzun vadeli emeklilik sistemlerindeki ana varlık sınıfı hep enflasyona endeksli tahvil olmak zorundadır. Neden enflasyon endeksli? Çünkü burada amaç siz çalışırken ödediğiniz primlerin satın alma gücünü emekliliğinize taşımaktır. Bunu da yapacak olan varlık sınıfı nominal tahviller değildir. Bunu ancak enflasyona endeksli tahvillerle yapabilirsiniz.

Varlık dağılımının ana kısmını bu oluşturur. Diyelim ki yüzde 60-70. Kalan yüzde 30-40'ını da büyüme sağlayacak. Siz ortalamanın üstünde gelir elde etmek isteyebilirsiniz. Hisse senedi olabilir bir kısmı.

Bir kısmı da ülke riskini çeşitlendirmek adına global hisse senedi olabilir. Yani ben şu anda ezbere bir dağılım söylememi isteseniz şöyle derim. Yüzde 60 TÜFE endeksli tahviller, yüzde 30 Türkiye hisse senetleri, yüzde 10 da global hisse senetleri. Böyle bir varlık dağılımıyla testte kişinin bugün ödediği primlerin satın alma gücü 20 sene sonrasına taşınabilir. Diğer türlü, şu an kişilerin itirazı nedir SGK'da?

Ödediğin primin ne olduğu belli değil. Çünkü o primler değerlendirilmiyor ki. Neden? Çünkü primler ödendiği anda havuzda kalmıyor ki. O anki emeklilere ödeniyor.

Havuzda hiçbir şey yok aslında. Zaten SGK sisteminin ana sorunu fonlanmış bir sistem olmaması, yani açık veren bir sistem olması. Yeni sistemle birlikte bence Türkiye fonlanmış bir emeklilik sistemine geçiyor. Bu makro olarak çok kıymetli bir yapısal bir formdur. Bunun piyasa henüz farkında değil ama bu sermaye piyasalarını da daha derinleştirecek, önünü açacak bir yapısal reformdur.

O açıdan ben bu tartışmanın bugün itibariyle başlamasını çok değerli buluyorum. Çok önemli ve üzerinde durulması gereken bir konu olduğu için de ben özellikle hani bu konu üzerinde de biraz daha devam edelim isterim. Son iki dakikanın içerisindeyiz ama belki negatif taraftan da bir yaklaşımla geleceğim. Şunu yani sormak istiyorum aslında uygulanabilirlik tarafında; mesela biz bireysel emeklilik sistemine giriyoruz ama çok çabuk sistemden çıkabiliyoruz, yapalım ama siz ondan sonra sistemden çıkın.

BES gibi gönüllü bir sistem değil. SGK'nın bir alternatifi olduğu için bütün çalışanlar buna girecek zaten. Bir de hem şirket hem de devlet katkısı olacağı için zorunlu olacak yine yani. Zorunluya yakın, siz girmezseniz şirket katkısı var. Devlet katkısı var.

Her ikisini de kaçırıyorsunuz. Yani girmemek biraz şey olur naiflik olur. Bu sisteme bence çalışanlar girecekler. OKS, Otomatik Katılım Sistemi buna soyundu ama tam başaramadı. Otomatik Katılım Sistemi yeni sisteme evrilecek ve ben başarılı olacağını düşünüyorum.

Çünkü kişiler deneyi görüyorlar. SGK'dan alınan maaşlar satın alma gücü olarak kuşa döndü. Daha da düşecek. Yani daha da düşeceğini burada söylemek zorundayım çünkü emekli sayısı artıyor, sisteme prim ödeyen çalışan sayısı azalıyor, aktüeryel denge bozuluyor. Yani SGK maaşına güvenemeyen çalışanlar mecburen böyle bir sisteme girmek zorunda kalacaklar.