Küresel ekonomide paradigma değişimi: Yeni sanayi politikaları
Küresel sistemi temelden dönüştüren, hem ülkelerin hem de şirketlerin geleceğini belirleyecek bir dalganın tam ortasındayız. 1980’lerden beri küresel ekonomideki hâkim paradigma olan neoliberalizmi adım adım yerinden eden, uluslararası yatırımların ve ticaretin kurallarını yeniden yazan bu dalganın adı “Yeni Sanayi Politikaları”.
Dr. Ceyhun Emre Doğru tarafından hazırlanıp sunulan Strateji Katı’nın bu bölümünde yeni sanayi politikalarını ve bu politikaların iş dünyasına etkilerini inceledik.
Yeni sanayi politikaları ne demek?
Bu alanda yapılan akademik çalışmaları incelediğimizde yeni sanayi politikalarının üç temel belirleyici unsuru olduğunu görüyoruz:
1. Yeni sanayi politikaları belirli sektörlerde yapısal dönüşümü hedefliyor. Dolayısıyla, firma bazında politika müdahaleleri de dahil olmak üzere hedefli ve seçici bir politika seti benimseniyor.
2. Devlet, belirli bir sektörü dönüştürmek için hedef odaklı teşvikler verebiliyor ya da o sektördeki uluslararası yatırım ve ticarete kısıtlamalar getirebiliyor.
3. Yeni sanayi politikaları, ülkenin siyasi, ekonomik ve toplumsal hedefleriyle uyumlu şekilde belirleniyor.
ABD’de 2022’de Biden yönetimi tarafından hazırlanan “CHIPS and Science Act” yeni sanayi politikalarının en somut örneklerinden birini oluşturuyor. Başta yarı-iletkenler olmak üzere kritik teknolojilerin ABD’de üretilmesini ve yatırımların ülkeye çekilmesini hedefleyen bu kanun, çeşitli teşviklerden yatırım ve ticaret kısıtlamasına kadar Yeni Sanayi Politikalarının hemen hemen tüm enstrümanlarına sahip.
1.7 trilyon dolarlık devlet müdahalesi
Bu yeni ekonomik paradigmayı, 1960’ların ithal-ikâmeci sanayi politikalarından ayıran en temel özellik ise gelişmekte olan ülkelerden ziyade neoliberal ekonomilerin beşiği olan gelişmiş ülkelerde daha çok uygulanması. Bu alanda yapılan akademik çalışmalardan elde ettiğimiz bazı veriler, bizlere yeni sanayi politikalarına dair önemli detaylar sunuyor.
Harvard University’den Dani Rodrik ve arkadaşları tarafından yapılan bir araştırmaya göre 2010 yılında kayda değer şekilde artmaya başlayan yeni sanayi politikaları kapsamındaki devlet müdahaleleri 2019’da yüksek ivme kazanarak 2022’de 1500’ü geçmiş durumda.
Bu tablodaki iki önemli kırılma, bizlere yeni sanayi politikalarını ortaya çıkaran siyasi, ekonomik ve sosyal gelişmelere ilişkin de önemli bir ipucu veriyor. Birinci dalga, 2008 finansal krizinden sonra belirgin biçimde artan gelir ve servet eşitsizliği ve toplumsal gerilimlerin yükselmesi nedeniyle ortaya çıkan krizin etkilerini azaltmaya yönelik adımlar atıldığını gösteriyor. 2017 ve 2019’da ortaya çıkan ikinci dalga ise ABD-Çin mücadelesi, artan teknoloji rekabeti ve Covid-19 pandemisiyle ortaya çıkan tedarik zinciri sorunlarının doğrudan yansıması.
Sadece 2023 yılında yeni sanayi politikası kapsamında yapılan 2500 devlet müdahalesinin ekonomik büyüklüğü 1.7 trilyon dolara ulaşmış. Bu devasa kamu harcamasının sektörel dağılımına baktığımızda ise yeni sanayi politikalarının hedefindeki temel sektörleri görüyoruz. Askeri-sivil ikili kullanım alanı birinci sırada yer alırken onu düşük-karbon teknolojisi, ileri teknoloji, çelik & alüminyum, medikal ürünler ve kritik mineraller takip ediyor.
Türkiye bu dönüşüm neresinde?
Küresel düzeyde yaşanan bu paradigma değişimi Türkiye’de de yakından takip ediliyor. Türkiye’nin “yeni bir sanayi politikasına” ihtiyaç duyduğu Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek tarafından çeşitli platformlarda dile getirildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 25 Mayıs 2024’te yaptığı "Yeni bir sanayi politikasını devreye alıyoruz.” açıklamasından 4 gün sonra da Mehmet Şimşek “Katma değer zincirinde yeniden ivme kazanmamız için yeni sanayi politikasının devreye girmesi gerekiyor.” demişti.
Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de bu dönüşümde ikiz dönüşüm ön plana çıkıyor. Cumhurbaşkanı Cevdet Yılmaz başkanlığında çalışmalarını yürüten “Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Koordinasyon Kurulu”nın (YOİKK) 2024 Eylem Planında da ikiz dönüşüme geniş yer ayrıldığını ve işgücüne olan etkilerinin yönetilmesi, yeni becerilerin iş gücüne kazandırılması, ilgili mevzuat çalışmalarının yapılması ve teşvik mekanizmalarının güçlendirilmesi gibi konulara odaklanıldığını görüyoruz. Çinli elektrikli araç üreticisi BYD’nin ülkemize yaptığı 1 milyar dolarlık yatırım ve öncesinde hazırlanan teşvik mekanizmalarının yeni sanayi politikalarının ülkemizdeki en güncel örneği olduğunu söylemek mümkün.
Yol haritası ne olmalı?
Yeni Sanayi Politikalarını hem efektif şekilde uygulamak hem de maksimum verimi almak için öncelikle bu politikaları hazırlayabilecek ve uygulayabilecek bir kurumsal mimarinin oluşturulması gerekiyor. Kurumsal mimarinin oluşturulma sürecinde de dört temel yaklaşım ön plana çıkıyor:
1- Yeni sanayi politikaları ölçülebilir sosyal ve kamusal faydaları hedeflemeli. Yani karbon emisyonlarının azaltılması, nitelikli iş gücünün artırılması gibi amaçlara hizmet etmeli.
2- Kamu, destekleyeceği sektörleri siyasi saiklerle belirlememeli. Uygulanacak politikaların da mutlaka kalkınmacı bir perspektifle hazırlanması gerekiyor.
3- Yeni sanayi politikalarının hem yerli hem de yabancı şirketlere eşit ve adil bir rekabet ortamı yaratması gerekiyor.
4- Bu hedeflere ulaşılabilmesi için kamu ile özel sektör arasında iş birliği ve bilgi alışverişine dayanan kurumsal ilişki modelinin geliştirilmesi gerekiyor.
Asansör notları
Strateji Katı’na çıkan asansörde yeni sanayi politikalarından çıkaracağımız 3 önemli mesaj var:
- Yeni sanayi politikaları küresel ekonomik sistemi kökünden değiştiriyor.
- İkiz dönüşüm başta olmak üzere politik ve finansal tedbirler sektörleri dönüştürüyor.
- Kamudaki kurumsal yapılar ve özel sektördeki kurumsal stratejiler güçlenmeli.