Açık Piyasa İşlemleri (APİ)
Merkez bankalarının piyasadaki para miktarını artırmak ya da azaltmak amacıyla gerçekleştirdiği devlet iç borçlanma senedi alım veya satım işlemleridir. Söz konusu işlemler, kesin alım satım olabileceği gibi geri satım vaadiyle alım (repo) ya da geri alım vaadiyle satım (ters repo) biçiminde de yapılabilir.
Global bazda tanıma bakıldığında örneğin ABD'de açık piyasa işlemlerinin kısa vadeli hedefi Federal Açık Piyasa Komitesi (FOMC) tarafından belirlenir. Küresel mali krizden önce, Federal Rezerv, rezerv bakiyelerinin arzını ayarlamak için APİ'leri kullanıyordu, böylece federal fon oranı - mevduat kuruluşlarının rezerv bakiyelerini gece boyunca diğer mevduat kuruluşlarına ödünç verdiği faiz oranı - Açık Piyasa Komitesi (FOMC) tarafından belirlenen hedefin etrafında tutuluyordu.
Fed'in para politikasının uygulanmasına yönelik yaklaşımı, mali krizden bu yana ve özellikle FOMC'nin federal fon oranı için sıfıra yakın bir hedef aralığı belirlediği 2008'in sonlarından beri önemli ölçüde değişti. 2008'in sonundan 2014 Ekim'ine kadar Federal Rezerv, uzun vadeli faiz oranlarına aşağı yönlü baskı uygulamak ve böylece finansal koşulları daha uygun hale getirerek ekonomik faaliyeti ve iş yaratmayı desteklemek amacıyla açık piyasa alımları yoluyla uzun vadeli menkul kıymetlerdeki tutma kapasitesini önemli ölçüde artırdı.
Aralık 2015'te başlayan politika normalleşme süreci sırasında, Federal Rezerv ilk olarak, federal fon oranını kontrol etmeye ve FOMC tarafından belirlenen hedef aralığında tutmaya yardımcı olmak amacıyla, gerektiğinde tamamlayıcı bir politika aracı olarak bir tür OMO olan gecelik ters repo anlaşmalarını (ON RRP'ler) kullandı.
Eylül 2019'da Federal Rezerv, rezerv dışı yükümlülüklerde keskin artışlar olduğu dönemlerde bile rezerv arzının yeterli kalmasını sağlamak ve politika uygulamasını olumsuz etkileyebilecek para piyasası baskıları riskini azaltmak için vadeli ve gecelik repo anlaşmaları (repo) kullandı. Federal Rezerv gecelik repo teklif etmeye devam etti ve Mart 2020 civarında COVID ile ilgili stres ortasında, vadeli ve gecelik repolar rezerv arzının yeterli kalmasını sağlamada ve kısa vadeli ABD doları fonlama piyasalarının sorunsuz işleyişini desteklemede önemli bir rol oynadı.
28 Temmuz 2021'de yayımlanan Geri Alım Anlaşması Düzenlemeleri Hakkındaki Açıklamada, Federal Rezerv, yurtiçi sabit repo tesisi (SRF) kurulduğunu duyurdu. SRF kapsamında, Federal Rezerv uygun menkul kıymetlere karşı günlük gecelik repo işlemleri yürütür. SRF, parasal politikanın etkili bir şekilde uygulanmasını ve piyasanın sorunsuz işleyişini desteklemek için para piyasalarında bir destek görevi görür.
Türkiye'de ise Açık Piyasa İşlemleri, Merkez Bankası tarafından finans piyasasındaki kısa vadeli faiz oranlarının politika faiz(ler)i etrafında oluşmasını sağlamak ve likiditeyi düzenlemek için kullanılıyor.
Açık piyasa işlemleri, yalnızca para politikası amaçları için yürütülüyor. Yani Hazineye, kamu kurum ve kuruluşları ile diğer kurum ve kuruluşlara kredi sağlamak amacıyla yapılmıyor. Bunun yanında Merkez Bankası, Hazine ile kamu kurum ve kuruluşlarının ihraç ettiği borçlanma araçlarını birincil piyasadan satın alamıyor.
Açık Piyasa İşlemleri'nin Türkiye'de 7 farklı çeşidi bulunuyor.
1. Depo
2. Repo
3. Ters Repo
4. Doğrudan Alım
5. Doğrudan Satım
6. Likidite Senedi İhracı
7. Türk Lirası Depo Alım İhalesi İşlemleri
Merkez Bankası'nın zaman zaman uygulanan para ve ekonomi politikasına uygun olarak bu Açık Piyasa İşlemleri çeşitlerinin hepsini kullandığı biliniyor. Şimdi bu işlemlerin nasıl kullandığına yakından bakalım.
Depo
Merkez Bankasının belirli vadeler ile bankalara teminat ve limitleri doğrultusunda sağladığı mevduat olanağı. Bankalar bu sayede; Merkez Bankasının aynı gün içerisinde ilan ettiği faiz oranlarından, Türk lirası şeklinde borç alıp verebiliyor. Depo imkânı, Merkez Bankası bünyesinde faaliyet gösteren Bankalararası Para Piyasası aracılığı ile sağlanıyor. Örneğin 2010 yılında Merkez Bankası, Döviz ve Efektif Piyasaları Döviz Depo Piyasası`ndaki aracılık işlemlerine ve 3 ay vadeli repo ihalelerine son vermişti.
Buradaki amaç ise Merkez Bankası`nın tüketim talebi üzerinden ekonomiyi soğutmak ve cari açığı frenlemek amacıyla likiditeyi azaltma ve bankaların kaynak maliyetini artırma niyetiydi. Depo piyasasına son veren Merkez Bankası böylece bankaların likidite bulabileceği bir pencereyi geçici süre için de olsa ortadan kaldırmış, böylece piyasadaki likiditeyi daraltarak tüketime dönüşmesini engelleyici ve ekonomiyi soğutucu bir hamle yapmıştı.
Repo
Merkez Bankası'nın en çok kullandığı Açık Piyasa İşlemleri'nden biri. Repo gelimesi "repurchase" kelimesinin kısaltılmasından oluşur. Ki anlamı geri alım demektir. Repo işlemleri, genellikle piyasada geçici likidite sıkışıklığı yaşandığı zaman, bankacılık sistemi likiditesinin kısıtlı bir süre için artırılması amacıyla yapılıyor.
Bu çerçevede Merkez Bankası; açık piyasa işlemleri yapmaya yetkili kuruluşlardan, ileri bir tarihte geri satmak taahhüdüyle kıymet alıyor. Bu süreçte:
Sözleşme tarihi, işlemin yapıldığı tarih oluyor. Söz konusu kıymet, işlem sırasında belirlenen fiyat üzerinden alınıyor. Kıymetin geri satım fiyatı, alış işleminin yapıldığı tarihte belirleniyor. İşleme taraf kuruluş, işlem vadesinde kıymeti geri satın almayı taahhüt ediyor. Merkez Bankası net fonlaması, depo ve repo işlemlerinin toplamından oluşuyor.
Gelin burada da Mahfi Eğilmez'in bloğundan bu işlemlerin ne amaçla yapıldığına bakalım:
TCMB’nin çeşitli işlemleri için uyguladığı farklı faiz oranları söz konusu. Bunları sıralayalım:
Bir hafta vadeli repo işlemlerine uygulanan faiz (politika faizi): TCMB, 1 hafta vade ile repo ihalesi açıyor, bankalar ellerindeki tahvil ve bonoları TCMB’ye verip karşılığında para alıyorlar ve vade sonunda parayı iade edip kağıtlarını geri alıyorlar. TCMB bu araçla banka ve finans kurumlarının piyasada uyguladığı faiz oranlarını, bankalardan alınan kredilerin miktarını, hisse senedi ve döviz gibi varlıkların fiyatlarını etkileyebiliyor.
Gecelik işlemlerde uygulanan faiz (gecelik faiz): TCMB’nin, gecelik olarak borç almak ya da ellerinde kalan paraları gecelik olarak borç vermek isteyen bankalara uyguladığı faize bu adlar veriliyor. TCMB, bu yolla ikincil piyasada oluşan kısa vadeli faiz oranlarını, döviz kurlarını ve kredilerin büyüme hızını etkileyebiliyor.
Geç likidite penceresi faizi: Hesaplarını kapatmak ya da ellerinde bulunan parayı borç vermek için son ana kadar bekleyen bankalara uygulanan caydırıcı faiz oranlarını kapsayan bir uygulamadır. Bu uygulamada saat 16.00 ile 17.00 arasında yapılıyor.
Ters Repo
Ters repo ise reponun tam tersi bir işlemdir. Yani repo bir geri alım anlaşmasıysa ters repo da geri satım anlaşması demektir. Bunun işleyişi de reponun tam tersi şekildedir. Repoda bir banka, bir menkul kıymeti sattığı bankadan belirli bir tarihte geri almayı taahhüt ederek para alırken, ters repoda ise elindeki fazla likiditeyi başka bir bankaya menkul kıymeti alarak ve belirli bir tarihte geri satmayı taahhüt ederek verir.
Görüldüğü üzere hem repo hem de ters repo işlemleri belirli menkul kıymetler vasıtasıyla piyasalardaki likiditenin elinde fazla bulunandan ihtiyaç duyana doğru aktarılması mekanizmasının en önemli araçlarıdır. Bu işlemlerin bir tarafı Merkez Bankası olduğunda ve repo ile ters repo işlemlerin hacimleri düşünüldüğünde ise TCMB'ye piyasadaki tüm likiditeyi yönetme imkanı verir.
Doğrudan Alım
Piyasada likidite sıkışıklığı yani daha basit bir anlatımla nakit darlığı yaşandığı durumlarda Merkez Bankası'nın ihtiyaç duyulan bu likiditeyi doğrudan sağlama yöntemlerinden biridir. Doğrudan alım ihaleleri açan TCMB, böylece piyasadaki menkul kıymetleri alarak bunlar karşılığında piyasaya likidite enjekte edebilir.
Merkez Bankası özellikle 2020 yılından bu yana doğrudan alım ihalelerini çok aktif bir para politikası aracı olarak kullanılıyor.
İşte bunun kanıtı olan istatistikler:
MERKEZ BANKASI'NIN SON 15 YILDA YAPTIĞI DOĞRUDAN ALIM İHALELERİ VE GELEN TEKLİF TUTARLARI
Yıl | İhale Sayısı | Gelen Toplam Teklif (Bin TL) |
2010 | 77 | 25,359,000 |
2011 | 25 | 7,394,000 |
2012 | 46 | 13,826,000 |
2013 | 88 | 23,093,000 |
2014 | 54 | 14,540,000 |
2015 | 136 | 9,949,000 |
2016 | 146 | 21,221,000 |
2017 | 37 | 9,437,000 |
2018 | 96 | 17,801,000 |
2019 | 96 | 18,849,000 |
2020 | 187 | 122,550,000 |
2021 | 0 | 0 |
2022 | 365 | 106,271,000 |
2023 | 319 | 148,618,000 |
2024 | 41 | 19,515,000 |
15 YIL | 1,713 | 558,423,000 |
Bu verilerden görüldüğü üzere 2020-2023 arasında (2021'de tamamen ara verildi) yüksek adette yapılan alım ihalelerine gelen teklifler de oldukça astronomik boyutlara ulaştı. 15 yılda yapılan 1713 doğrudan alım ihalesine gelen 558 milyar TL'lik teklifin üçte ikisi 2020, 2022 ve 2023 yıllarında geldi.
Doğrudan satım
Açık Piyasa İşlemleri'nden Doğrudan Satım ise Doğrudan Alım ihalelerinin tam tersi amaçla kullanılır ve tam tersi mekanizmayla da çalışır. Eğer piyasada enflasyon hedefini tehdit edecek kadar kalıcı bir likidite fazlası bulunuyorsa bu defa da Merkez Bankası kendi portöyünde bulunan menkul kıymetleri doğrudan satış ihaleleriyle satışa çıkarır. Bu işleme yetkili finansal kurumlara sattığı menkul kıymetlere karşılık da piyasadaki fazla nakdi çekerek piyasayı sterilize etmeye çalışır.
Fakat TCMB'nin bu yöntemi çok uzun bir zamandır aktif şekilde kullandığı pek söylenemez. Merkez Bankası sitesinde yer alan verilere göre en son doğrudan satış ihalesi 1996 yılında gerçekleştirildi.
Likidite Senedi İhracı
Likidite Senedi İhracı; para politikasının etkinliğini artırmak amacıyla, yine piyasadaki fazla likiditenin çekilmesine yönelik kullanılan bir araç. TCMB, kendi nam ve hesabına vadesi 91 günü geçmeyen likidite senetleri ihraç edebilir.
İkincil piyasada da alınıp satılabilen likidite senetleri, Merkez Bankası tarafından gerekli görüldüğünde erken de itfa edilebilir.
Sadece açık piyasa işlemlerinin etkinliğinin artırılması amacıyla gerekli görüldüğü zaman ihraç edilen likidite senetlerinin de Merkez Bankası tarafından pek kullanılan bir Açık Piyasa İşlemi olmadığını söylemek gerekiyor. TCMB, en son 2007 yılında dört ayrı likidite senedi ihraç etmişti.
TL depo alım ihaleleri
Türk Lirası Depo Alım İhalesi; Merkez Bankasının, Türk lirası likidite fazlalığını giderme konusundaki etkinliğini artırmak için bankalardan ihale yöntemi ile Türk lirası depo alma işlemleridir. Özellikle Kur Korumalı Mevduat'tan çıkış politikası nedeniyle piyasaya dönen aşırı likiditeyi emmek için 2024 yılında Merkez Bankası'nın çok sık kullandığı bir nakit çekim mekanizması olarak işlev gördüğünün altın çizmek gerekiyor.
Merkez Bankası'nın 2024 yılında piyasadaki fazla likiditeyi çekmek için kullandığı politika araçlarından bazılarına göz atalım:
Sterilizasyon araçlarının çeşitlendirilerek etkin şekilde kullanılması amacıyla 11:00-11:30 saatleri arasında düzenlenen TL depo alım ihalelerine ek olarak, gerekli görülen durumlarda gün içinde ek TL
depo alım ihalesi açmaya başladı.
Yine satım yönlü döviz karşılığı Türk Lirası swap ihalelerine (valör tarihinde TCMB'nin Türk lirası karşılığı döviz satışı) başlandı.
İhale yoluyla sterilizasyon yapabilme imkânı sağlayan ilave araçların dışında diğer para piyasalarında
banka ve banka dışı finansal kuruluşlardan kotasyon yoluyla borç alma işlemleri yapabilmek amacıyla
araç çerçevesinin genişletilmesine karar verildi.
İhbarlı döviz mevduat hesaplarında tesis edilmesi gereken zorunlu karşılık tutarından fazla tesis
edilen tutara ödenen faiz oranı yüzde 4,50’den yüzde 3,75’e düşürüldü.
Satım yönlü Altın Karşılığı Türk Lirası Swap İhalelerine (valör tarihinde TCMB'nin Türk lirası karşılığı altın satışı) başlandı.