Trump’ın ikinci dönem ekonomi vaatleri ABD’de yeni bir ekonomik belirsizliğin habercisi olabilir
- Trump'ın yeniden ABD başkanı olarak seçilmesinin ardından gözler yeni hükümetin uygulayacağı ekonomi politikalarına çevrildi. Ancak ekonomistler, politikaların etkileri üzerinde ikiye bölünmüş durumda.
- Peterson Uluslararası Ekonomi Enstitüsü kıdemli üyesi ve eski bir Fed çalışanı olan David Wilcox, Trump’ın sınır dışı etme politikaları, Fed’in bağımsızlığına yönelik potansiyel ihlalleri ve yüksek tarifeler gibi politikalarının ABD ekonomisine ciddi bir belirsizlik katabileceği görüşünde.
- ING Bank ekonomisti James Knightley ise Trump’ın zaferinin, düşük vergiler aracılığıyla kısa vadede piyasada olumlu bir duygu yaratacağını düşünüyor. Stephen Moore, Arthur Laffer ve Larry Kudlow gibi ekonomistler de benzer bir görüşle Trump’ın vergi indirimlerinin talebi artıracağını ve büyüme üzerinde olumlu etki yaratacağını öngörüyorlar.
- Harvard Üniversitesi’nde görevli ve eski kıdemli bir Fed çalışanı olan Karen Dynan, ABD ekonomisinin mevcut koşullarda güçlü olduğunu ve işgücü piyasasında endişe verici bir durumun görülmediğini ifade ediyor.
- Brown Üniversitesi ekonomisti Şebnem Kalemli Özcan, göç politikalarındaki değişikliklerin ücret artışına yol açabileceğini ve işletmelerin bu maliyet baskıları karşısında küçülmeye gidebileceğini görüşünde.
ABD’nin eski başkanlarından Donald Trump, seçim kampanyası boyunca yeniden göreve gelmesi halinde ekonomik refahı artıracağına dair güçlü vaatlerde bulundu. Trump’a göre, başkan seçilirse gelirler hızla yükselecek, enflasyon tamamen sona erecek, yeni iş fırsatları oluşacak ve orta sınıf benzeri görülmemiş bir refah seviyesine ulaşacak. Trump’ın bu vaatleri özellikle seçmenler arasında büyük yankı uyandırırken, ekonomi uzmanları ve analistler arasında önemli bir tartışmaya da kapı araladı.
Financial Times'ın haberine göre ABD kamuoyunda bu vaatler büyük bir destek bularak Trump'ın yeniden seçilmesine yol açsa da, çok sayıda ekonomist bu sözlere şüpheyle yaklaşıyor. Ekonomistler, Trump’ın önerdiği ekonomik adımların, vaat ettiği olumlu sonuçların aksine, ABD ekonomisinde uzun vadede çeşitli riskleri artırabileceği uyarısında bulunuyor. Özellikle Trump’ın kapsamlı gümrük vergileri ve milyonlarca göçmenin sınır dışı edilmesi gibi politikalara yönelik planlarının, hâlihazırda kontrol altına alınmaya çalışılan enflasyonist baskıları yeniden tetikleyebileceği belirtiliyor.
Trump’ın zenginler ve büyük şirketler için vergileri düşürme vaadi borsa piyasalarında kısa vadede olumlu karşılanıyor. Bu vaatler, piyasalarda bir yükseliş beklentisi yaratırken, kamu bütçesi üzerinde baskı oluşturabileceği endişeleri de gündemde. Bazı uzmanlara göre, bu tür vergi indirimleri kamu açıklarını daha da büyütebilir ve bu durum gelecekte ABD ekonomisi için daha derin bütçe sorunlarına yol açabilir. Trump’ın Merkez Bankası (Fed) üzerinde etkisini artırma planları da, birçok ekonomist tarafından piyasalarda endişeyle karşılanıyor. Trump’ın bu doğrultuda Fed’in bağımsızlığını sınırlama yönünde adımlar atabileceği ve para politikalarına daha doğrudan müdahale edebileceği dile getiriliyor.
Peterson Uluslararası Ekonomi Enstitüsü kıdemli üyesi ve eski bir Fed çalışanı olan David Wilcox, Trump’ın sınır dışı etme politikaları, Fed’in bağımsızlığına yönelik potansiyel ihlalleri ve yüksek tarifeler gibi politikalarının ABD ekonomisine ciddi bir belirsizlik katabileceği görüşünde. Wilcox, iş dünyası, haneler ve politikacıların Trump’ın politikalarına dair ortak bir kaygı taşıdığını ve bu politikaların ekonomide daha fazla belirsizliğe neden olabileceğini belirtiyor.
Ekonomistler arasında Trump’ın ekonomik vizyonuna destek veren isimler de var. Stephen Moore, Arthur Laffer ve Larry Kudlow gibi ekonomistler, Trump’ın vergi indirimlerinin talebi artıracağını ve büyüme üzerinde olumlu etki yaratacağını düşünüyor. Bu isimlere göre, büyümeyi destekleyecek vergi indirimleri zamanla vergi gelirlerini artırarak ABD’nin devasa bütçe açığını da azaltabilir. Ancak diğer bazı ekonomistler, vergi indirimlerinin büyüme üzerindeki etkisinin kısa vadeli olacağı ve uzun vadede sürdürülebilir bir ekonomik büyüme için daha geniş kapsamlı yapısal reformlara ihtiyaç duyulacağı görüşünde.
ING Bank ekonomisti James Knightley ise Trump’ın zaferinin, düşük vergiler aracılığıyla kısa vadede piyasada olumlu bir duygu yaratacağını düşünüyor. Ancak Knightley, vaat edilen yüksek gümrük tarifeleri, göçmen kontrolleri ve artan borçlanma maliyetlerinin, Trump’ın başkanlık süresince ekonomi üzerinde giderek artan bir yük oluşturabileceğini belirtiyor.
İstihdam oranlarının yüksek, işten çıkarmaların ise düşük seviyelerde seyretmesi, tüketici harcamalarının güçlü kalması ve enflasyonun %7 seviyesinden Fed’in %2 hedefine doğru yaklaşması ekonomide “yumuşak iniş” beklentilerini artırıyor. Harvard Üniversitesi’nde görevli ve eski kıdemli bir Fed çalışanı olan Karen Dynan, ABD ekonomisinin mevcut koşullarda güçlü olduğunu ve işgücü piyasasında endişe verici bir durumun görülmediğini ifade ediyor.
Senato’da Cumhuriyetçilerin çoğunluğu ele geçirmesi ve Temsilciler Meclisi’nde de bazı yarışlarda ilerleme kaydetmeleri, Trump’ın başkan seçilmesi halinde ekonomi politikalarını yürürlüğe koyma konusunda daha geniş bir hareket alanı elde edeceğine işaret ediyor. Bu durum, özellikle Trump’ın ithalata yüzde 20, Çin’den gelen ürünlere ise yüzde 60 oranında vergi getirmeyi içeren kapsamlı tarife planlarına olanak sağlayabilir. Trump, bu tür tarifelerin ABD imalatını güçlendireceğini, yeni iş fırsatları yaratacağını ve ABD’yi uluslararası müzakerelerde daha güçlü bir konuma taşıyacağını iddia ediyor.
Trump’ın ekonomik planlarında yer alan bir diğer önemli hedef ise, “Amerikan tarihinin en büyük sınır dışı etme programı” olarak tanımladığı ve milyonlarca göçmeni ülkeden çıkarmayı amaçlayan bir girişim. Trump bu adımı, ABD işgücünü daraltarak Amerikalı işçilerin ücretlerinde bir artış sağlamak amacıyla gerçekleştireceğini belirtiyor. Ancak bu politikanın uygulanması durumunda, ekonomistler işsizlik oranlarının artabileceği ve ücretlerdeki yükselişin enflasyonla mücadeleye zarar verebileceği uyarısında bulunuyor.
Brown Üniversitesi ekonomisti Şebnem Kalemli Özcan, göç politikalarındaki değişikliklerin ücret artışına yol açabileceğini ve işletmelerin bu maliyet baskıları karşısında küçülmeye gidebileceğini ifade ediyor. Bu durumun, özellikle Trump’ın ilk başkanlık döneminde yaşanan ticaret savaşları gibi, Fed üzerinde ek faiz baskısı oluşturabileceği öngörülüyor. Trump, başkanlık döneminde faiz oranlarının daha erken ve daha agresif düşürülmediği gerekçesiyle Fed ve başkanı Jay Powell’a eleştiriler yöneltmişti. İkinci döneminde ise Trump, Fed’in bağımsızlığını sınırlamak ve para politikaları üzerinde daha doğrudan bir etkiye sahip olmak istiyor.