Trump, Powell'ı görevden alabilir mi?

PAYLAŞ
Trump, Powell'ı görevden alabilir mi?

Financial Times'ın haberine göre Donald Trump’ın, Federal Rezerv Başkanı Jerome Powell’ı görevden alma hakkına sahip olduğunu açıklaması, ABD’de uzun yıllardır bağımsız kurumları koruyan hukuk sistemine ilişkin tartışmaları yeniden alevlendirdi. Trump’ın Powell hakkında perşembe günü yaptığı açıklamalarda kullandığı ifadeler dikkat çekti. ABD Başkanı, merkez bankası başkanı için “her zaman çok geç, biraz yavaş” diyerek memnuniyetsizliğini açıkça dile getirdi. Oval Ofis’te bir muhabirin yönelttiği, “Powell’ı görevden almayı düşünüyor musunuz?” sorusuna ise Trump, “Onu görevden almak istersem, çok hızlı bir şekilde görevden alırım, inanın bana,” yanıtını verdi.

Trump’ın bu açıklamaları, sadece Fed’in bağımsızlığıyla ilgili tartışmaları değil, aynı zamanda halen mahkemelerde devam eden ve benzer şekilde iki bağımsız kurul üyesinin görevden alınmasını konu alan davalara da dikkatleri çekti. Trump yönetimi tarafından görevlerinden alınan bu isimler, Powell kadar kamuoyunda tanınmıyor olsa da, yürürlükteki en güçlü yargı emsallerinden biri olan 1935 tarihli Humphrey's Executor kararının sağladığı koruma kapsamında yer alıyor.

Söz konusu dava, Trump’ın görev süresinde Ulusal Emek İlişkileri Kurulu’ndan Gwynne Wilcox’u ve Liyakat Sistemleri Koruma Kurulu Başkanı Cathy Harris’i görevden almasının ardından açıldı. Mahkeme süreci devam ederken Powell, Fed’in davayı dikkatle izlediğini belirtti.

90 Yıllık Emsal: Humphrey's Executor Davası

Federal Rezerv’in bağımsızlığını ilgilendiren bu tartışmanın merkezinde, ABD Yüksek Mahkemesi’nin 1935 yılında aldığı ve “Humphrey's Executor vs. United States” olarak bilinen karar yer alıyor. Bu karar, Başkan Franklin D. Roosevelt’in, Yeni Düzen politikalarına muhalefet ettiği gerekçesiyle Federal Ticaret Komisyonu başkanı William Humphrey’i görevden almasını hukuka aykırı bulmuştu. Humphrey’in ölümünün ardından, vasiyetini yerine getirmekle yükümlü kişi tarafından açılan davada, Yüksek Mahkeme, komisyon üyesinin “nedensiz” görevden alınmasının yasa dışı olduğuna hükmetmişti. Kararda geçen “neden” kavramı, sadece yasa dışı faaliyetler veya büyük yetersizlik gibi olağanüstü durumları kapsıyor.

Bu karar, Fed dahil birçok bağımsız kurumun siyasi müdahalelerden uzak şekilde faaliyet göstermesine olanak sağlayan temel hukuki dayanaklardan biri olarak kabul ediliyor. Fed Başkanı Powell da Çarşamba günü yaptığı açıklamada, faiz kararlarının siyasi etkilere kapalı biçimde alınmasının hukuki bir mesele olduğunu söyledi.

Wilcox ve Harris Davası Fed’i neden ilgilendiriyor?

Trump’ın başkanlığı döneminde görevden alınan Wilcox ve Harris, federal mahkemelere başvurarak görevlerine iade edilmelerini talep etti. Alt mahkemeler bu talebi kabul etti. Ancak Trump yönetimi, kararın bozulması için temyize gitti ve dava Columbia Bölgesi Temyiz Mahkemesi’ne taşındı. Mahkeme, 7 Nisan’da alt mahkemenin kararını onayladı. Karar metninde özellikle Humphrey’s Executor emsaline vurgu yapıldı.

Bunun üzerine ABD yönetimi, Wilcox ve Harris’in yeniden atanmasına yönelik kararın iptali için Yüksek Mahkeme’ye başvurdu. Baş Yargıç John Roberts, 9 Nisan’da bir emir yayınlayarak Yüksek Mahkeme konuyu değerlendirene kadar Wilcox ve Harris’in görevlerine dönmesini engelledi. Mahkeme taraflardan 15 Nisan’a kadar savunmalarını talep etti.

Columbia Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Lev Menand, söz konusu davayı “son derece nadir” olarak tanımladı ve Yüksek Mahkeme’nin Wilcox ve Harris’in görevlerine dönmesine engel olmaya devam etmesi halinde, kamuoyunun Humphrey’s Executor kararını “mahvolmuş” olarak değerlendirebileceğini savundu.

Fed üzerindeki etkiler ne olabilir?

Peterson Uluslararası Ekonomi Enstitüsü'nde görev yapan ve Fed'in eski ekonomistlerinden David Wilcox, Humphrey's Executor kararının Fed'in bağımsızlığı açısından temel taşı niteliğinde olduğunu belirtti. Wilcox, bu emsale yönelik olası bir itirazın piyasalarda tedirginlik yaratabileceğini, yatırımcıların gözünde Fed'in güvenilirliğine zarar verebileceğini söyledi. Yüksek Mahkeme’nin emsali zayıflatacak bir karar alması durumunda, Fed'in başkanı ve guvernörlerinin görevden alınabileceği algısının yayılması halinde piyasalarda olumsuz bir tepki oluşabileceği uyarısında bulundu.

Harvard Hukuk Fakültesi profesörlerinden ve Fed’in eski yöneticilerinden Daniel Tarullo ise ABD’nin tarihsel olarak merkez bankacılığına ilişkin bağımsızlık ilkesini benimsediğini vurguladı. Tarullo, ABD Anayasası’nın kabulünden kısa süre sonra kurulan Birinci ve İkinci Merkez Bankalarının, bugünkü Federal Rezerv’den bile daha bağımsız bir yapıya sahip olduğunu belirtti.

Geçtiğimiz yıl Yüksek Mahkeme, resmi olarak Tüketici Finansal Koruma Bürosu (CFPB) ile ilgili bir kararda 7’ye karşı 2 oyla, kurumun finansman mekanizmasını desteklemişti. Karara muhalefet eden yargıç Samuel Alito bile, görüş ayrılığı yazısında Fed’in “benzersiz tarihi geçmişe sahip benzersiz bir kurum” olduğunu ifade etmişti. Bu da yargıçların büyük çoğunluğunun Fed’in bağımsızlığına ilişkin geleneksel pozisyonunu sürdürdüğünü gösteriyor.

Fed Başkanı Powell, Çarşamba günü yaptığı açıklamada, Harris ve Wilcox davasının doğrudan Fed’i etkilemeyeceği görüşünü dile getirdi. Powell, Fed’in bağımsızlığının Washington’da, özellikle Kongre’de geniş bir anlayış ve destek gördüğünü vurguladı. Bu açıklama, Fed’in işleyişinin siyasi baskılardan korunmaya devam edeceğine dair bir güvence verme çabası olarak değerlendirildi.