Sıfır emisyona giden yol ‘dikenli’
- Ülkeler, Paris İklim Anlaşması ile uyumlu 2030 hedeflerini yavaş yavaş önümüze koymuştu. Ne yazık ki 2030 yılı yaklaştıkça bu hedefler güncelleniyor.
- Türkiye’de ve dünyada, 2030 karbon emisyonları için hedef belirleyen onlarca şirket de var.
- Doç. Dr. Ahmet Atıl Aşıcı: Avrupa Yeşil Mutabakatı Türkiye ekonomisini iki kanaldan yeşil bir dönüşüme zorluyor.
2015 yılında, Birleşmiş Milletler (BM) üyesi 193 ülke, Fransa'nın başkenti Paris'te düzenlenen 21. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS) Taraflar Konferansı'nda (COP21), Paris İklim Anlaşması’nı kabul etti. Anlaşma 12 Aralık 2015’te imzaya açılmasının ardından 4 Kasım 2016’da resmen yürürlüğe girdi. Türkiye de 22 Nisan 2016’da anlaşmayı imzalayan ülkeler arasında yerini aldı. Anlaşma, Türkiye’de de 6 Ekim 2022 tarihinde yürürlüğe girdi. Kağıt üzerinde Paris İklim Anlaşması, 2030 küresel iklim hedeflerinin yer aldığı, Dünya’yı daha yaşanabilir ve sürdürülebilir bir noktaya taşıyacak, önemli bir anlaşma. Hem birçok ülke hem de birçok şirket, Paris İklim Anlaşması ile uyumlu 2030 hedeflerini yavaş yavaş önümüze koydu. Ne yazık ki 2030 yılı yaklaştıkça bu hedeflerde revizeler yaşanıyor. Özellikle şirketler, iklim hedefi vaatlerinde attıkları geri adımlarla gündem olmaya başladı.
Paris İklim Anlaşması’nda hedefler neydi?
Birçok ülkenin kabul ettiği Paris İklim Anlaşması, Dünya için önemli hedefleri içeriyor. Anlaşmanın küresel iklim hedeflerinde öne çıkan en önemli madde küresel sıcaklık artışını 2 °C'nin altında, mümkünse 1.5°C ile sınırlamak. Buna ek olarak anlaşma, ülkelerin iklim değişikliğinin etkileriyle başa çıkma yeteneklerini artırmayı hedefliyor. Ülkelerin finansman akışlarını düşük sera gazı emisyonları ve iklime dayanıklılık yolu ile tutarlı hale getirmek de yine amaçlar arasında.
Bu oldukça iddialı hedefler için mali kaynakların uygun şekilde seferber edilmesi gerektiğine Birleşmiş Milletler tarafından dikkat çekilmişti. Bunun için de BM’nin önerisi kapasite geliştirme uygulamalarını artırmak, gelişmekte olan ülkelerin kendi ulusal hedeflerini desteklemek olmuştu.
Google, Microsoft, Apple, Amazon…
2030 karbon emisyonları için hedef belirleyen, Türkiye’de ve dünyada onlarca şirket var. Dünyadaki örneklere baktığımızda Shell, Google, Apple ve Amazon gibi devler başı çekiyor.
Amazon 2040 yılına kadar karbon nötr olmayı hedeflerken; Apple, Google ve Microsoft’ta hedef 2030.
Microsoft, tüm operasyonlarında doğrudan üretilen emisyonları 2030 yılına kadar yüzde 40 oranında azaltacak ve kalan emisyonları da ağaç dikme ve karbon yakalama gibi yöntemlerle telafi edecek. Google ise 2030 yılına kadar tüm veri merkezlerinde kullanılan enerjinin yüzde 100'ünü yenilenebilir kaynaklardan elde etmeyi planlıyor.
Peki bu şirketler koydukları hedeflerin neresinde?
Microsoft, 2022 Çevresel Sürdürülebilirlik Raporu’nda, 2022 yılında emisyonlarda yüzde 0,5’lik bir düşüş elde ettiğini açıkladı. Raporda şu cümle dikkat çekiyor:
“2020'de iddialı taahhütlerde bulunduk ve ilerlemenin her zaman doğrusal olmayacağını biliyorduk.”
Bu açıklama da aslında yüzde 0,5’lik hafif azalmanın bir ‘günah çıkarması’ olarak görülebilir. Yine de şirket 2030 hedeflerine doğru, tüm bulut donanımlarında yeniden kullanım ve geri dönüşüm oranının yüzde 82’ye çıktığını açıkladı. 2030 için de hedef yüzde 90.
Apple, ilk karbon nötr ürünlerini Eylül 2023’te karşımıza çıkardı. Yeni Apple Watch serisi şirketin 2030 iklim hedeflerinin de bir oyuncusu oldu. Cupertinolu şirket, 2015'ten bu yana toplam emisyonları yüzde 45’ten fazla azalttı.
Google, veri merkezlerinde ve ofislerinde yüzde 64 oranında karbonsuz enerji kullanıyor. 2030 yılında şirketin hedefi bunu yüzde 100’e çıkarmak. Ayrıca 2022 yılında toplam sera gazı emisyonunun 10,2 milyon tCO₂e olduğunu belirten Google, 2030’dan önce bunu sıfırlamak istiyor. Fakat burada en dikkat çeken ayrıntı 2022 yılı için veri paylaşılmış olmasına karşılık, 2023 yılında emisyon azaltma hedeflerine yönelik ilerlemesini açıklamamış olması. Şirket bu kararı metodolojilerdeki değişim nedeniyle aldığını açıkladı.
Amazon, 2022'de tükettiği elektriğin yüzde 90'ını yenilenebilir enerji kaynaklarından elde etti. Güncel verilere göre yüzde 100’lük oran 2025 yılında yakalanacak. Bu da 2030 hedefinden 5 yıl öncesine işaret ediyor.
Shell, Mart 2024’te 2030 karbon azaltma hedefini aşağı yönlü ‘revize etti’. Şirket, enerji geçişinde daha düşük enerji satışları ve güçlü gaz talebine ilişkin beklentileri öne sürerek bazı hedeflerini iptal etti. Shell, enerji ürünlerinin net karbon yoğunluğunu 2016’ya kıyasla 2030 yılına kadar yüzde 15-20 oranında azaltmayı hedefleyeceğini açıkladı. Bu oran daha önce yüzde 20 seviyesindeydi. 2050 yılına kadar emisyonları net sıfıra indirme planı ise şimdilik masada. Ancak yaşanan bu ertelemeler ve iptaller, 2050 için de pek umut verici görünmüyor.
Shell’in güçlü rakiplerinden BP de kısa süre önce benzer bir adım atmıştı. BP, şirketlerin getirilerini artırma yönünde artan yatırımcı baskısı nedeniyle, petrol üretimi ve emisyon azaltma hedeflerinden geri adım attığını duyurdu.
Türkiye’nin sıfır emisyon yolculuğu
Türkiye’nin 2023-2030 İklim Değişikliği Azaltım Eylem Planı isimli bir planı var ki bu planın en temel hedefi yüzde 41 sera gazı emisyonu azaltma hedefine ulaşmak. Nihai amacı küresel ortalama sıcaklık artışını 1,5 derece ile sınırlandırmak olan plan, enerjiden ulaştırmaya, tarımdan ormancılığa kadar birçok farklı sektörde sera gazı emisyonunun azaltımına ilişkin bir yol haritası çiziyor. Burada hedef alternatif yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımını artırmak, belirtilen sektörlerdeki enerji yoğunluğunu azaltmak. Aynı zamanda mevcut binalarda enerji verimliliğini artırmak, yeni binalarda ise Neredeyse Sıfır Enerjili Bina (NSEB) konseptini hayata geçirmek.
Ayrıca Türkiye, 2030 yılına kadar elektrik üretiminde yenilenebilir enerji payını yüzde 55’e çıkarmak istiyordu. 2023 yılının sonlarında yapılan açıklamalara göre bu orana ulaşıldı.
İstanbul Teknik Üniversitesi, İşletme Mühendisliği Bölümü’nden Doç. Dr. Ahmet Atıl Aşıcı’nın CNBC-e ile paylaştığına göre, Avrupa Yeşil Mutabakatı Türkiye ekonomisini iki kanaldan yeşil bir dönüşüme zorluyor. Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması çimento, demir-çelik, alüminyum, kimyasallar ve elektrik ihracatında ek maliyetler ortaya çıkaracak, AB pazarında emisyon yoğunluğu daha yüksek olan ülkeler pazar paylarını kaybedebilecektir. Döngüsel Ekonomi Eylem Planı da tekstil, ambalaj, batarya ve beyaz-eşya gibi sektörlerde ürün standartlarının daha kaynak etkin olmasını gerektiriyor.
Bu dönüşüm maliyetli olsa da bunu bir fırsata dönüştürmek de mümkün.
1995’te AB ile imzalanan Gümrük Birliği ilk yıllarda kimi sektörleri olumsuz etkilemiş olsa da zamanla ihraç edilen ürünlerin katma değerini düşükten orta düzeye yükselmesine sebep olmuştu. Dünyada düşük karbon ekonomisine uyumun da Türk şirketlerine böylesi bir disiplin getirmesini fırsat olarak görmek yerinde olacaktır. Hükümetin açıklayacağı İklim Yasasının niteliği burada önem kazanıyor. 2053’te her ne kadar karbon nötr bir ekonomi hedefi duyrulmuş olsa da BM’ye sunulan Katkı Beyanında emisyonların 2038’e kadar artırılacağı öngörülmektedir. Oysa ki yapılan çalışmalar, 2026’da yerli Emisyon Ticaret Sistemi AB ETS ile uyumlu bir fiyattan hayata geçtiğinde 2035’te Türkiye’nin mevcut patikanın üstünde bir ekonomik büyüklüğe ulaşılabileceğini gösteriyor.
Diğer ülkelerde durum ne?
Avrupa Birliği, 2030 yılına kadar, karbon emisyon oranlarını 1990 yılına göre yüzde 55 azaltmayı hedefliyor. Blok bunun neresinde diye baktığımızda ise karşımıza 2022 yılı kıyası çıkıyor. Avrupa Birliği, emisyon oranlarını 1990 yılına göre yüzde 42 oranında azalttı. Bunun 2030 hedefleri için önemli bir ilerleme olduğunu söyleyebiliriz.
Amerika Birleşik Devletleri’nde ise hedef 2030 yılına kadar, 2005 yılında yüzde 50 ila 52 oranında emisyon azaltımı gerçekleştirmek. Yine 2022 kıyasına bakarsak bu oran yüzde 27 seviyesinde. Yani, ABD’nin 2030 hedefi için daha fazla çaba göstermesi şart.
Hindistan, 2030 yılına kadar 1 gigaton emisyon azaltımı hedeflerken, ülkenin karbon nötr olmak için hedefi 2070 yılı.
Çin, 2030 yılında emisyonda zirveye ulaşmayı hedefliyor. Ülke sera gazı emisyonlarında zirveyi gördükten sonra 2060 yılına kadar karbon nötr olmayı planlıyor. Bu hedef için de ülke, yenilenebilir enerji kaynaklarına yaptığı yatırımları artırıyor. Ayrıca kömür kullanımının de 2030’dan 2060 yılına kadar önemli ölçüde azaltılması gerekiyor. Çin için soru işareti, tam da bu noktada ortaya çıkıyor. Çin, neredeyse dünyadaki kömürün yarısından fazlasını tek başına tüketiyor. Ülkenin yalnızca 2020’de üç milyar ton kömür yaktığını düşünürsek, kömür kullanımını azaltmanın ne kadar mümkün olduğu önemli bir soru işareti…
COP28’in etkileri
Şirketler ve ülkeler, hedefleri doğrultusunda birtakım çalışmalar yaparken, 30 Kasım 2023’te COP28, Birleşik Arap Emirlikleri’nin Dubai şehrinde başladı. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS) Taraflar Konferansı’nda ilk kez fosil yakıtlardan uzaklaşma kararı çıktı. Ancak çıkan karar ne yazık ki otoriteleri mutlu etmedi. En büyük eleştiri, alınan karar için atılacak adımların belirsizliği konusunda oldu. Öte yandan Konferans Başkanı Ahmed Al Jaber’in küresel ısınmayı 1,5 dereceyle sınırlandırmak için fosil yakıtlardan uzaklaşılması gerektiğini gösteren bilimsel bir kanıt olmadığını söylemesi de bir başka eleştiri konusuydu.
2030 emisyon hedeflerine ulaşılamaması halinde küresel ısınmayla mücadelede önemli bir gecikme yaşanmış olacak. Bu da zaten görmeye başladığımız iklim değişikliğinin etkilerini daha da şiddetlendirecek. Öte yandan yapılan güçlü hedef açıklamalarına karşılık atılan zayıf ya da yavaş adımlar, 2030 hedeflerini revize eden şirketler, fosil yakıt kullanımına olan bağımlılık süreçleri biraz daha öteye itecekmiş gibi görünüyor.