Pandemi sonrası enflasyonu: Para politikaları için 7 ders

Ahmet Bal
PAYLAŞ
  • CEPR'nin yayımladığı "Pandemi Sonrası Enflasyona Para Politikalarının Yanıtları" kitabında, merkez bankalarının stratejileri ve araçları inceleniyor. MIT Sloan’dan Kristin Forbes, Bill English ve Yale Üniversitesi’nden Angel Ubide, pandemi döneminde enflasyonla mücadelede alınan derslere odaklanıyor.
  • Yazarlar, enflasyon tahminlerinin iyileştirilmesi, arz şoklarının gözden geçirilmesi, faiz oranlarının ana enstrüman olarak kullanılması ve merkez bankalarının esnekliğini koruması gerektiğini vurguluyor.
  • Ayrıca, maliye politikalarının etkisinin tartışılması ve finansal istikrarın sağlanması üzerinde duruluyor.
Pandemi sonrası enflasyonu: Para politikaları için 7 ders
Fotoğraf: CEFR

Centre for Economic Policy Research (CEPR – Ekonomi Politikaları Araştırma Merkezi) tarafından yayımlanan "Pandemi Sonrası Enflasyona Para Politikalarının Yanıtları" kitabında merkez bankası stratejilerinin verimliliği, çerçevesi ve araçları incelendi. MIT Sloan’dan Kristin Forbes, Bill English ve Yale Üniversitesi’nden Angel Ubide’nin kaleme aldığı kitap pandemi döneminde ortaya çıkan enflasyondan çıkarılacak derslere odaklanıyor.

Yazarlar pandemi sürecinin merkez bankalarının düşük ve yüksek enflasyona karşı attığı adımlarda uyumun kapsayıcı bir ders olarak öne çıktığını düşünüyor. Yazarlar pandemi döneminde para politikasını oluşturan kişi ve kurumların yedi ders alması gerektiğini ifade ediyor.

Para politikaları için 7 ders

Dünya genelinde merkez bankalarının enflasyon şoklarına verdiği tepki, enflasyon tahminlerinde yapılan hatalar ve bilanço tablolarının kabarması kurumların eleştirilmesine neden oldu.

1- Enflasyon tahminleri gelişmeli: Dünya genelinde sakin zamanlarda bile enflasyonun tahmin edilmesi zor. Pandemi gibi tedarik rotalarının zarar gördüğü ve finansal şokların yaşandığı dönemlerde enflasyon tahminlerden çok sapıyor. Pandemi gibi tarihsel deneyimin az olduğu, ekonomik durumun etkilendiği ve tepkilerin öngörülemez olduğu durumlarda enflasyon hedeflerden daha da uzaklaşıyor. Enflasyon dinamiklerini yakalayabilmek için yeni yaklaşımlar ve yeni verilere yönelinmesi tavsiye ediliyor.

2- Arz şoklarının gözden geçirilmesi gibi alışılmış tepkinin gözden geçirilmesi gerekiyor. Güncel politikanın dikkatli bir şekilde incelenmesi, şokların yapısı ve süresi takip edilmesi ve her yöndeki risklere uygun yönetim anlayışının birlikte kullanılması geliyor. Klasik tepkide şok olmadan politika çerçevesinin uygun olduğu, arz şokunun enflasyon beklentilerini ve ücret-fiyat belirleme davranışını etkilemeyeceği ve enflasyon riskinin simetrik olduğunu varsayıyor. Bu varsayımların her biri Covid-19 pandemi sonrası enflasyon döneminde sallantılı bir zeminde olduklarını gösterdi.

3- Faiz oranları ekonomiyi soğutma ve enflasyonu düşürme konusunda ana enstrüman olarak kaldı. Merkez bankaları pandemi döneminde ekonomilerini desteklemek için birçok araç kullandı. Bunlara örnek olarak bilanço politikaları, ileriye dönük beklenti yönetimi (forward guidance), döviz kuru değişim oranlarına müdahale ve son olarak bankaları, kredileri ve likiditeyi destekleyen programlar gösterilebilir. Bu zıt olarak merkez bankaları para politikalarını sıkıştırmak ve enflasyonu düşürmek için ise faiz oranlarını ana enstrüman olarak kullanma kararını hızlıca aldı. Yazarlara göre bu para politikaları açısından bir asimetri oluşturuyor. Bu asimetri faiz oranlarındaki efektif alt sınıra ve bankaların ekonomiyi sıkılaştırmak için bilanço tablolarını kullanmadaki sınırlı deneyimini gösteriyor.

4- Merkez bankaları esnekliğini korumalı ve para politikalarını farklı yönlere göre ayarlamak için esnekliği benimsemeli. Niceliksel genişleme, beklenti yönetimi ve verim eğrisinin kontrolü gibi bazı gevşeme araçları etkinlikleri açısından kalıcılıklarına gelecekte atılacak ya da atılmayacak adımlardan güç alıyor. Bu beklentiler politikaların hızlıca değiştirilmesini zorlaştırıyor. İyi tanımlanmış, duruma bağlı tetikleyiciler veya eşiklerin yardımıyla açık iletişim, politikaların daha hızlı bir şekilde değiştirilmesini sağlayabilir.

5- Merkez bankaları maliye politikalarının ekonomik görünümü, riskleri ve fiyat stabilitesini nasıl etkileyebileceğini tartışabilmeli. Pandemi dönemindeki maliye politikaları merkez bankalarının ekonomiyi güçlendirme çabalarını destekledi. Emtia fiyatları fırladığında enerji tavan fiyatları, sübvansiyonlar enflasyon beklentilerini sınırladı, gelirleri destekledi ve enflasyon dinamiklerinin daha geniş alanlarda hissedilmesini etkiledi. Merkez bankaları, temel beklentilerinde şimdiki politikalarının devamını göz önünde bulundururken, attıkları adımların enflasyonu nasıl etkileyeceğine dair alternatif senaryolardan destek almalı.

6- Para politikaları, gelecekte mali görünüm üzerinde daha fazla etkiye sahip olacak bu da merkez bankaları üzerindeki politik baskının artması anlamına gelebilir. Yazarlara göre faiz oranlarının ne zaman düşeceği belli olmasa da pandemi öncesindeki düşük seviyelere hızlıca düşmesi pek olası değil. Yüksek faiz oranlarının orta vadede kamu finansına etkisi ölçmek birçok faktöre bağlı ama yüksek borç-gelir oranları ve yüksek faizler maliye politikalarındaki hata payını daraltıyor.

7- Merkez bankaları finansal istikrarı desteklerken para politikaları konusunda hedeflerine ulaşmak zorunda. Yüksek faiz oranları nedeniyle bazı finans organizasyonları ve sektörleri baskı altına girdi. Merkez bankaları bu stres altındaki kurumlar için mevcut para politikasına aykırı gözükecek adımları da göz önünde bulundurmalı. Örneğin bu kurumların acil durumlarda kullanabileceği ya da süreli olarak pazarın işlevini korumak için gerekli likidite seçenekleri önden planlanmalı.

CEPR tarafından yayımlanan “Monetary Policy Responses to the Post-Pandemic Inflation: Challenges and Lessons for the Future” e-kitaba buradan ulaşabilirsiniz.