Kuzey Amerika'nın en zengin iki ülkesi birbirinden uzaklaştı
- Kanada ve ABD ekonomileri uzun süre birbirine paralel hareket etse de pandemi sonrası Kanada'nın büyüme hızı geride kaldı.
- ABD ekonomisi hızla büyürken, Kanada’nın hizmet sektörü ve petrol endüstrisi zorlanıyor. Özellikle hizmetler sektörü yüksek faiz oranlarından olumsuz etkileniyor.
Kanada ve Amerika Birleşik Devletleri ekonomileri uzun süredir birbirine sıkı sıkıya bağlı. Her gün yaklaşık 2 milyar dolarlık ticaret ve 400 bin kişi, iki ülkenin 9 bin kilometrelik ortak sınırını geçiyor. Batı Kanada'daki vatandaşlar, uzak Toronto'ya gitmektense komşu Seattle'a günübirlik seyahatler yapmayı tercih ediyor. Bu yakın ilişkiler, son yıllarda iki ekonominin de paralel hareket etmesinde etkili oldu. 2009-2019 yılları arasında ABD'nin GSYH'si yüzde 27 büyürken, Kanada'nınki yüzde 25 oranında arttı.
Pandemiden sonra Kanada ve ABD arasında ayrışma başladı
Pandemi sonrası iki ülkenin ekonomik performansında önemli bir ayrışma yaşandı.
2024 sonuna kadar ABD ekonomisinin beş yıl öncesine kıyasla yüzde 11 büyümesi beklenirken, Kanada'nınki sadece yüzde 6 büyüyecek.
Nüfus artışı hesaba katıldığında fark daha da dikkat çekici hale geliyor.
Uluslararası Para Fonu (IMF), Kanada'nın pandemiden önceki on yılda Amerika'nın yaklaşık yüzde 80'ine denk gelen kişi başına milli gelirinin, 2025 yılında komşusunun sadece yüzde 70'ine denk geleceğini ve bu rakamın son on yılların en düşük seviyesi olacağını tahmin ediyor.
The Economics'e göre eğer Kanada'nın on eyaleti ve üç bölgesi bir ABD eyaleti olsaydı, ülke Montana’dan (ABD’nin en fakir dokuzuncu eyaleti) Alabama'nın seviyesine (ABD’nin en fakir dördüncü eyaleti) düşmüş olacaktı.
Kanada'nın ekonomik performansındaki bu farkın asıl nedeni, pandemiden ziyade son dönemdeki gelişmeler. 2022'den bu yana ABD ekonomisi hızla büyürken, Kanada bu yarışta geride kaldı. Bu farkın altında yatan iki ana neden var: Hizmetler sektörü ve petrol endüstrisi.
Kanada’nın GSYH’sinin yüzde 70’ini oluşturan hizmet sektörü, pandemi sonrası toparlanmakta zorlanıyor.
ABD’de tüketiciler, pandemi döneminde ağırlıklı olarak mal alımlarına yönelmiş, bu da Kanada’daki üreticilere destek sağlamıştı. Ancak Amerikalılar şimdi yerel hizmetlere harcama yapmaya başladı.
Royal Bank of Canada’dan (RBC) Nathan Janzen, "ABD'deki büyüme bileşimi Kanada için uygun olmadı" diyor.
Kanada ekonomisini desteklemek ise kendi hizmet sektörüne düşüyor, ancak bu sektör artan faiz oranları nedeniyle baskı altında.
Kanada'da faiz oranları ABD'ye kıyasla hane halklarını daha fazla etkiliyor. ABD'de ipotekler genellikle 30 yıl sabitlenirken, Kanada'da beş yıl gibi kısa bir süre için sabitleniyor. Bu nedenle, Kanadalıların büyük bir kısmı ipotek ödemelerinde artış yaşadı. Ayrıca Kanada’daki hane halkları, G7 ülkeleri arasında gelirlerine oranla en fazla borca sahip olanlar arasında.
Kanada hükümeti, ABD'nin aksine bütçe açığını genişleterek bu durumu hafifletmeye çalışmadı. 2023 yılında Kanada’nın bütçe açığı sadece yüzde 1,1 olurken, ABD’de bu oran yüzde 6,3 olarak gerçekleşti.
Kanada'da petrol üretimi sınırlı arttı
Diğer bir sorun ise Kanada'nın petrol sektörü. İhracatın yüzde 16’sını oluşturan petrol endüstrisi, 2014'teki petrol fiyatlarındaki düşüşün ardından yeni üretime yeterince yatırım yapmadı.
Rusya'nın Ukrayna'yı işgal etmesi sonrası petrol fiyatları yeniden yükselmesine rağmen, Kanada’nın petrol üretimi son altı yılda yalnızca yüzde 11 artarken, ABD’nin petrol üretimi yüzde 25 arttı.
Kanada’nın üretkenliği son yıllarda oldukça düşük seyretti.
Teknoloji sektörü ABD'de büyürken, Kanada bu alandaki gelişmeleri kaçırdı. Sonuç olarak Kanada’nın kişi başına düşen milli geliri, Almanya hariç tüm G7 ülkeleri arasında en yavaş artış gösterdi.
Kanada, verimlilikteki bu açığı kapatmak için uzun yıllardır iş gücünü göçmenler aracılığıyla artırıyordu. 2014-2019 yılları arasında nüfusu ABD’ye göre iki kat daha hızlı büyüdü. Ancak son dönemde gelen göçmenler, önceki dönemlerdeki göçmenlere kıyasla daha az vasıflı. 2024 yılında Kanada, 1957’den bu yana en güçlü nüfus artışını yaşadı.
Yeni gelenlerin çoğu, düşük vasıflı işçiler ve öğrencilerden oluşan "geçici sakinler" olarak sınıflandırılıyor. Bu kişiler, işsiz kalma veya düşük maaşlı işlerde çalışma olasılığı daha yüksek olan bireyler. Bu durum, kişi başına düşen gelirdeki artışı olumsuz etkiliyor.
Sonuç olarak, Kanada ve ABD ekonomileri arasındaki farkın tohumları pandemi öncesinde atıldı ve hizmet sektörü bu sorunun son halkası oldu.
Kanada Merkez Bankası, faiz oranlarını üç kez düşürmüş olsa da birçok borçlu, hala ipoteklerini yenileyemediği için daha da kötü durumda hissedecek.