KPMG: Türkiye'de yenilenebilir enerji kaynaklarında en büyük pay hidroelektrik santrallerde
- KPMG'nin raporuna göre Çin dünyada yenilenebilir enerji kurulu gücü en yüksek ülke. Ülkede en büyük pay güneş enerjisinde. ABD'de ise yenilenebilir enerjide en büyük pay rüzgar enerjisinde.
- Türkiye'de kurulu gücün yüzde 56,6'sı yenilenebilir kaynaklardan oluşurken, en büyük payı 32 GW ile hidroelektrik santraller oluşturuyor.
KPMG ve APLUS Enerji iş birliği ile hazırlanan 2024 yılı Enerji Sektör Raporu yayımlandı. Rapora göre, dünyada yenilenebilir enerjide kurulu gücü en yüksek ülke olan Çin'de en yüksek payı güneş enerjisi oluşturutor. İkinci sıradaki ABD'de en yüksek pay ise rüzgar enerjisinde.
Türkiye'deki kurulu güç kapasitesinin yüzde 56,6'sı yenilenebilir enerji kaynaklarından oluşuyor. Türkiye'nin 2000-2023 yılları arasında yenilenebilir kurulu gücü yüzde 7,7'lik yıllık bileşik büyüme oranı ile 11,2 GW'dan 62 GW'a yükseldi. Özellikle 2010 sonrası kaynak çeşitliliğin de artmasıyla yenilenebilir enerji kapasitesi 2010-2023 yılları arasında yüzde 10,3'lük yıllık bileşik büyüme oranına sahip oldu.
Kaynak türüne göre en büyük kurulu kapasitesini 32 GW ile hidroelektrik santraller oluştururken bunun içinde toplam kurulu gücün yüzde 22'si 23,6 GW ile barajlı, yüzde 8'i 8,3 GW ile akarsu hidroelektrik santrallerinden oluşuyor.
Rüzgar enerji santralleri, 11,8 GW ile Türkiye kurulu gücünün yüzde 10,8'ini oluşturuyor ve bunun yalnızca 0,1 GW'ı lisanssız santrallere ait.
Biyokütle tesislerinin toplam kurulu güçteki payı 2,1 GW ile yüzde 1,9 olup, jeotermal enerji tesislerinin payı 1,7 GW ile yüzde 1,5 seviyesinde. 2023 yılında jeotermal enerji kurulu gücünde bir artış olmazken biyokütle kapasitesi 165 MW artış gösterdi.
Son yıllarda hızla artış gösteren ve Türkiye kurulu gücünün yüzde 12,9'unu oluşturan 14,1 GW'lık güneş kapasitesinin ise yaklaşık yüzde 88,2'si lisanssız santrallerden oluşuyor.
Lisanssız kurulu gücün güneş enerjisinde yoğunlaşmasının temel sebepleri arasında diğer kaynaklara kıyasla güneş santrallerinin küçük ölçekli kurulumlarının yapılabilmesi ve düşük yatırım maliyetleriyle öz tüketime yönelik yatırımların da yapılabilmesi olarak gösteriliyor.