Freudenberger tükenmişlik sendromu: İş hayatında kimler tükenmeye yatkın?
- Psikolog Herbert Freudenberger, tükenmişliğin semptomlarını tanımlayarak, yaptığı çalışmada, özellikle adanmış çalışanların risk altında olduğunu vurgulamıştı.
- 2019'da Dünya Sağlık Örgütü, tükenmişliği bir sendrom olarak sınıflandırsa da bu konuda bilimsel anlayış ve ölçüm yöntemleri henüz yeterince gelişmedi.
Günümüzde tükenmişlik, iş ile ilgili sorunlara ilişkin konuşmalarda ana konulardan biri haline geldi. Yapılan anketler gösteriyor ki insanların işten ayrılmasının başlıca nedeni tükenmişlik sendromu.
Tükenmişlik, onlarca yıldır toplumsal bir sorun olarak gündemde.
1970'lerin başlarında, New York'ta bir psikolog olan Herbert Freudenberger, özel muayenehanesine düzenli olarak günde 10 saat çalışıyordu. Ardından ise East Village'da yaşayan gençlerin tıbbi ihtiyaçlarına hizmet eden ve uyuşturucu bağımlılığından diş çürüklerine kadar her konuda onlara yardımcı olan St. Mark's Free Clinic'te ikinci bir vardiya için şehir merkezine gidiyordu.
Freudenberger bu uzun mesailerde hastalarıyla güçlü bir bağ kurdu. "Onların sorunları, onların savaşları, beni sorunlarım ve savaşlarım haline geldi" diyen Freudenberger, bir yılın sonunda, tükenmişlik belirtileri göstermeye başladı. Hatta öyle ki yataktan kalkamaz hale geldi.
“Tükenmişlik” terimi, Freudenberger’ın profesyonel dünyasında zaten vardı. 1969’da, Güney Kaliforniya’daki bir rehabilitasyon merkezinde, tedavi personeli arasında tükenmişlik fenomenini kullanmaya başlamıştı. St. Mark’s Free Clinic çalışanları da kendilerini tanımlamak için bu terimi kullandı.
"Kimler tükenmişlik riski altındadır?"
Freudenberger, yaşadığı durumu anlamak için psikanalitik eğitimini kendi üzerinde uyguladı ve 1974’te, “Staff Burn-Out” başlıklı bir makale yayımladı.
Bu makalede, “Kimler tükenmişlik riski altındadır?” sorusunu sormuş ve “Adanmış ve bağlı olanlar” yanıtını verdi.
Freudenberger, “Yeteneklerimizi, becerilerimizi sunuyor, asgari düzeyde maddi karşılıkla uzun saatler çalışıyoruz,” diye durumu özetledi. Freudenberger'e göre bu durum, kendilerini adayan çalışanların tükenmişlik tuzağına düşmesine neden oluyor.
Freudenberger sendromunun belirtileri neler?
Freudenberger, tükenmişliğin semptomları arasında yorgunluk, baş ağrıları, uyku sorunları ve sosyal izolasyon gibi pek çok belirtiyi sıraladı.
Christina Maslach da tükenmişlik üzerine çalıştı
1971’de tıpkı Freudenberger gibi Christina Maslach da benzer bir olguyu insan hizmetleri çalışmalarında incelemeye başladı. Maslach, insanların bakım verdikleri kişileri nesne gibi görmeye nasıl başladığını araştırdı. 1973’te yazdığına göre, kaygısızlık bir koruma stratejisiydi. Ancak bu durum aşırı hale geldiğinde tükenmişlik ortaya çıkıyordu.
Maslach, Freudenberger’ın makalesinden yalnızca birkaç ay sonra, tükenmişlik konusundaki çalışmalarıyla dikkat çekti.
Tükenmişlik, 1970’lerde Amerika’da bir kültürel anahtar kelime haline geldi. 1980’lerin başında, tükenmişlik, Amerikalı işçilerin durumunu tanımlamak için önemli bir terim olarak kullanılmaya başlandı.
Freudenberger, tükenmişliği sosyal ve ekonomik değişimlerle ilişkilendirdi. 1980’de tükenmişlik, Amerikan toplumunun bir sorunu haline geldi. Maslach, tükenmişliğin kurumsal nedenlerine dair bir teori bile geliştirdi.
1990’lar ve 2000’lerde, tükenmişlik üzerine araştırmalar artmıştı.
2019’da, Dünya Sağlık Örgütü, tükenmişliği bir “sendrom” olarak sınıflandırdı.
Tükenmişlik konusundaki farkındalık artsa da bilimsel anlayış pek ilerlemedi. Tükenmişliği ölçmek için geniş çapta kabul görmüş bir yöntem hala yok.