Fidelity'ye göre Fed'in faiz indirimi resesyon endişelerini hafifletti

Safa Gümüş
PAYLAŞ
  • 18 Eylül’de Federal Rezerv, faiz oranını yarım puan düşürerek yüzde 4,75- yüzde 5,00 aralığına çektiğini açıkladı.
  • Fed'in faiz indirim hamlesinin ardından ünlü yatırım şirketi Fidelity, konuya ilişkin kapsamlı bir değerlendirme notu yayımladı. Yayımlanan notta faiz indirimiyle birlikte piyasaların bir süre daha oynaklık gösterebileceği ancak bu durumun bir resesyon işareti olarak görülmemesi gerektiği belirtildi.
  • Yükselen faiz oranları, tahvil fiyatlarının gerilemesine neden olmuş ve bu durum tahvil sahiplerinin kayıplar yaşamasına yol açmıştı. Ancak Fidelity'nin değerlendirmesine göre, faiz oranlarının düşmesiyle birlikte tahvil fiyatlarının yeniden yükselebileceği ve bu durumun yatırımcılara destek sağlayabileceği ifade ediliyor.
Fidelity'ye göre Fed'in faiz indirimi resesyon endişelerini hafifletti

Dün ABD Merkez Bankası'nın (Fed) 50 baz puanlık faiz indirimi yapmasının ardından ünlü yatırım şirketi Fidelity, konuya ilişkin kapsamlı bir değerlendirme notu yayımladı. Notta, faiz indiriminin ekonomik etkileri, yatırımcılar üzerindeki olası sonuçları ve uzun vadeli servet planlamaları ile ilgili önemli bilgiler yer verildi.

Fed’in faiz kararı ve ekonomik yansımaları

18 Eylül’de Federal Rezerv, faiz oranını yarım puan düşürerek yüzde 4,75- yüzde 5,00 aralığına çektiğini açıkladı. Bu karar, Fed’in Mart 2022’den bu yana sürdürdüğü faiz artırımı politikasındaki ilk gevşeme olarak kayda geçti. Ekonomistler, bunun 2024 yılı sonuna kadar yapılması beklenen üç faiz indiriminin ilki olduğunu belirtiyor. Fidelity'nin notunda, bu adımın Fed’in enflasyonun büyük ölçüde kontrol altında olduğunu düşündüğünü ve işgücü piyasasını desteklemeye daha fazla önem verdiğini gösterdiği ifade ediliyor.

Notta, faiz indirimiyle birlikte piyasaların bir süre daha oynaklık gösterebileceği ancak bu durumun bir resesyon işareti olarak görülmemesi gerektiği belirtiliyor. Fidelity'nin Kurumsal Portföy yöneticilerinden Naveen Malwal, “Fed, ekonomik aktiviteyi sınırlandıracak kadar yüksek olmayan bir faiz seviyesini sağlamaya çalışıyor,” diyor. Ayrıca, Fed’in yetkisinin hem enflasyonu kontrol altında tutmayı hem de sağlıklı bir istihdam seviyesini sürdürmeyi içerdiğini vurguluyor. Malwal'a göre, bu hamle iş büyümesini teşvik etmek amacıyla yapılmış ve Fed’in artık odağını daha fazla iş yaratmaya kaydırdığına dair bir işaret olarak görülmeli. İşgücü piyasasındaki yavaşlamaya rağmen işsizlik oranının hala tarihsel olarak düşük olduğu da raporda vurgulanıyor.

"İndirimin ardından tahvil piyasası toparlanabilir"

Malwal, faiz indiriminin ardından tahvil piyasalarının toparlanabileceğine dikkat çekiyor. Yükselen faiz oranları tahvil fiyatlarını aşağı çektiği için bu durum tahvil sahiplerine zarar vermişti. Ancak faizlerin düşmesiyle tahvil fiyatlarının yeniden artabileceği ve yatırımcılar için destek sağlayabileceği belirtiliyor. Lars Schuster ise bu durumun yatırımcılar için yüksek getirili tahvillerde yeni fırsatlar doğurabileceğini ekliyor. Yatırımcılar, tahvillerin ekonomik yavaşlamalar sırasında hisse senetlerinden daha iyi performans gösterdiğini de göz önünde bulundurabilirler.

"Yükselen oranlar tahvil fiyatlarına zarar verebildiği gibi, düşen oranlar da yardımcı olabilir. Tahvilin vadesine bağlı olarak, oranlar düşmeden önce elinde tahvil tutan biri, tahvilinde mevcut olan daha yüksek getiriden faydalanabilir ve oranlar düşerse tahvilinin fiyatının arttığını görebilir"

-Naveen Malwal, Fidelity Investments Kurumsal Portföy Yöneticisi

Raporda, faiz oranlarının düşmesiyle tahvil yatırımcılarının daha yüksek getirilere erişebileceği, ancak tahvillerin çeşitlendirme açısından da önemli bir dengeleyici unsur olarak rol oynayabileceği ifade ediliyor. Malwal, yatırımcılara faiz oranlarındaki dalgalanmalara göre yatırım stratejilerini büyük ölçüde değiştirmekten kaçınmaları gerektiği konusunda da uyarıda bulunuyor.

"Portföyleri yeniden gözden geçirme zamanı geldi"

Fidelity'nin raporu, faiz oranlarının düşmesiyle birlikte yatırımcıların portföylerini yeniden değerlendirme zamanının geldiğini belirtiyor. Ancak kısa vadeli değişimlere göre hızlı kararlar almak yerine, yatırımcıların uzun vadeli stratejilere odaklanmaları gerektiği konusunda uyarılarda bulunuyor. Raporda, faiz oranlarındaki düşüşlerin tahvil yatırımcıları için fırsatlar yaratabileceği ancak servet planlaması açısından da dikkatli bir analiz yapılmasının şart olduğu ifade ediliyor.