Ekonomist Timothy Ash CNBC-e'ye konuştu: Enflasyonu yıl sonunda yüzde 35-40 arasında varsaymak oldukça makul
- Türkiye ekonomisi hakkındaki düşüncelerini paylaşan Timothy Ash, enflasyonun yıl sonunda yüzde 35-40 arasında olmasının makul olduğunu belirtirken, o eşiğin altında yapışkanlık olacağına dikkat çekti.
- Ash, bir süre daha sıkı para politikasının devam etmesi gerekeceğini kaydetti.
- Ash'e göre, Trump’ın seçimi kazanmasıyla dolar daha iyi performans gösterecek.
İstanbul'da gerçekleştirilen JPMorgan Konferansı'na katılan İngiliz ekonomist Timothy Ash CNBC-e'ye özel röportaj verdi. Ash, Türkiye ekonomisi hakkındaki düşüncelerini, küresel ekonominin nasıl göründüğünü, Fed ve ECB'den beklentilerini paylaştı.
Öncelikle İstanbul'da gerçekleşen JPMorgan Konferansı hakkında konuşmak istiyorum. Siz de o toplantıdaydınız. Bakan Şimşek ve TCMB Başkanı Karahan'ın yatırımcılara yönelik mesajlarını nasıl buldunuz?
Öncelikle yabancı yatırımcılardan büyük bir ilgi vardı. 100’ün üstünde yabancı kurumdan yatırımcılar toplantıya katıldı ve bana sorarsanız, yalnızca bir ülkede bu kadar sayıda yatırımcı katılımı oldukça kayda değerdi. Bakan Şimşek, Merkez Bankası Başkanı Karahan ve Başkan Yardımcısı Cevdet Akçay’ın sunumları da çok güçlüydü. Para ve maliye politikaları, ortodoks politikaların devam ettirilmesi gerektiği ve enflasyona odaklanılması konusunda tutarlı mesajlar verdiler. Enflasyon bir numaralı problem ve indirilmesi gerekiyor. Açık bir şekilde topluma ve yaşam standartlarına zarar veriyor, o yüzden ekonomi yönetiminin mesajları oldukça cesaret vericiydi.
"Sıkı para politikası bir süre daha devam etmeli"
Ekonomi yönetiminin yıl sonu enflasyon tahminleri gerçekçi mi? Sizin tahminleriniz nedir?
Biliyorsun enflasyon yüzde 70 gibi çok yüksek ve kötü bir noktadan başladı. Çoğu kişinin beklentisi, önümüzdeki aylarda baz etkisinin olumlu olması yönünde. Bence enflasyonun yıl sonunda yüzde 35-40 arasında varsaymak oldukça makul. Fakat enflasyonu o eşiğin altına indirmeye çalışmak oldukça zor olacaktır, özellikle enflasyon beklentilerinin ve enflasyonun çok yüksek olduğu bir periyottan çıktıktan sonra yapışkanlık olacaktır. Dolayısıyla bir sonraki adımda enflasyonu yüzde 35-40 arasından tek haneli rakamlara indirmek oldukça zor olacaktır. Sanırım bir süre daha sıkı politikanın devam etmesi gerekecek.
"Batı ile iyi ilişki doğrudan yabancı yatırımların dönmesine yardımcı olur"
Sıkı para politikasının devam etmesi Türkiye’ye yönelik sıcak para akışı ve doğrudan yatırımları nasıl etkiler?
İki şey var; portföy yatırımları, yani kurumsal yatırımcılar, bu para zaten geliyor. Ödemeler dengesi verilerine göre kurumsal yatırımcılardan altı milyar dolar civarında bir giriş var, bu çok büyük bir giriş. Bu, uluslararası varlık yöneticileri arasındaki güveni, enflasyonla mücadele ve döviz kurunda gördüğümüz yeni istikrar açısından Şimşek programına olan güveni gösteriyor. Bu kesinlikle döviz kurunun istikrar kazanmasına ve Merkez Bankası'nın döviz rezervlerini yeniden inşa etmeye devam etmesine yardımcı olacaktır. Diğer topluluk ise doğrudan yabancı yatırım topluluğu. Fabrika kurmak, istihdam sağlamak ve iç pazar için üretim yapmak, aynı zamanda ihracat yapmak için Türkiye'ye gelen büyük çok uluslu şirketler. Son yıllarda Türkiye'ye doğrudan yabancı yatırım akışı çok zayıftı. Aslında bu yılın ilk beş ayına ait verilere baktığımızda net doğrudan yabancı yatırımın 2 milyar dolar civarında olduğunu görüyoruz. 2007-2008 döneminde Türkiye'nin yılda 20 milyar dolar elde ettiğini düşünürseniz bu rakamın çok düşük olduğunu görürsünüz. Makro istikrarsızlık, politikaların yönüne ilişkin belirsizlik, jeopolitik ortama ilişkin belirsizlik, genel olarak algılanan yüksek siyasi risk ve hukukun üstünlüğünün olmaması nedeniyle bu rakam Türkiye'ye geri gelmiyor. Dolayısıyla bunları iyileştirebilecek herhangi bir şey, bence buna yardımcı olabilecek makro istikrarı gördük. ABD ve AB ile ilişkilerin iyileştiğini gördük, bu da yine bazı yatırımların gelmesine yardımcı olacaktır. Önemli olan, doğrudan yabancı yatırımları düşündüğümüzde Ortadoğu'ya çok fazla odaklanılmasıdır. Türkiye'nin ticaretinin ve finansmanının üçte ikisi ABD ve Avrupa'dan geliyor. Dolayısıyla Batı ile daha iyi bir ilişkiye sahip olmanın, nihayetinde bu doğrudan yabancı yatırımların Türkiye'ye geri dönmesine yardımcı olacağını düşünüyorum.
"Fed'in erken indirimi için iyimserlik yarattı"
Biraz da küresel ekonomiden bahsedelim. ABD enflasyon verisini takip ettik. Veriyi nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu veriden sonra Fed para politikasında nasıl bir yol izleyecektir?
Enflasyon verilerinin bir kısmı ümit veriyor, ancak ABD ekonomisi hakkında hâlâ bazı belirsizlikler olduğunu düşünüyorum. ABD seçimleri de ilerleyen zaman için belirleyici nitelikte olabilir. Trump başkanlığı kazanırsa büyüme yanlısı gündemi tekrar regüle etmek için taktiksel olabilir. Bu da nihayetinde hızlı bir toparlanma ve oldukça enflasyonist olabilir. Bu nedenle belki de Fed orta vadede faiz açısından ne yapacağı konusunda daha temkinli olacaktır. Kuşkusuz daha iyi enflasyon verileri piyasada Fed'in erken faiz indirimine gitmesi konusunda daha fazla iyimserlik yarattı. Bu da hem gelişmekte olan piyasalar hem de Türkiye için iyi bir gelişme.
"Avrupa'nın görünümü daha belirsiz"
Fed’in yanı sıra Avrupa Merkez Bankası (ECB) politikalarını da takip ediyoruz. ECB’den bundan sonra ne bekliyorsunuz?
Avrupa ekonomisi kesinlikle ABD’den daha zayıf olacak. Daha fazla belirsizlik, daha fazla siyasi rüzgar, zor seçimler, Fransa seçimleri, genel olarak liderlik eksikliği. Bu nedenle piyasanın varsayımı ECB’nin nihai olarak daha fazlasını yapacağı yönündeydi. Bu nedenle büyük resmin görünümü Avrupa’nın daha belirsiz olduğu yönünde. ABD ekonomisi açısından büyüme görünümünün muhtemelen Avrupa’dan daha iyi olduğunu düşünüyorum, ancak her ikisinde de siyasi görünümün zorlu olduğunu iddia edebilirsiniz.
"Trump kazanırsa dolar daha iyi performans gösterir"
Euro/dolar paritesine ilişkin beklentilerin ne yönde peki?
Benim varsayımım, büyüme ve görünüm açısından ABD ekonomisine karşı asla bahse girmeyeceğimdir. Avrupa’ya karşı daha fazla rüzgar olduğunu düşünüyorum, bu yüzden hâlâ doların, özellikle Trump’ın ABD başkanlığını kazanması durumunda daha iyi performans göstereceğini düşünme eğilimindeyim.
"En büyük küresel risk ABD seçimleri"
Küresel riskleri de sormak istiyorum. Birçok risk söz konusu; savaşlar, enflasyon ve seçimlerin olduğu bir yıldayız. Sizce bu yıl en büyük risk hangisidir?
Aslında en büyük risk ABD seçimleri. Yani Trump’ın başkanlığı kazanması ve bunun nasıl jeopolitik riskler oluşturduğu. Trump başkanlığı özellikle İran ile Ortadoğu ilişkilerini nasıl yönetecek? Mesela Biden yönetimi Gazze’deki çatışmanın İran-İsrail çatışmasına dönüşmemesini sağladı. Trump başkanlığının bunu nasıl yöneteceği konusunda endişeliyim. Trump başkanlığının Çin ile ilişkileri nasıl yöneteceği konusunda endişelerim var. Ukrayna’daki savaşın Çin-ABD ilişkilerinin iyileşmesine yardımcı olduğunu ve Biden yönetiminin gümrük tarifeleri konusunda ılımlı davrandığını söyleyebilirim, ancak Trump’ın başkanlığında Çin ve İran konusunda bazı şeylerin su yüzüne çıkacağından ve bunun da siyasi riski artıracağından endişe ediyorum. Yani uzun lafın kısası bence en büyük risk ABD seçimleri.
Eğer Trump gelirse bu Türkiye ekonomisi için ne anlama gelir? Trump’ın 2. başkanlık döneminin Türkiye'ye yansımaları ne olur?
Açıkçası Trump ve Erdoğan arasında iyi bir ilişki var. Ancak nihayetinde jeopolitik risklerin arttığını görürsek Türkiye hâlâ kırılgan olacaktır. Ödemeler dengesi ve finansman ihtiyaçları açısından Şimşek, ekibi ve Merkez Bankası'nın bu ekonomik kırılganlıklardan bazılarını gidermesi, sıkılaştırılmış ortodoks politika rotasını sürdürmesi, dengesizlikleri azaltması, cari açıklarını azaltması, döviz rezervlerini artırması, ekonomiyi küresel dalgalanmalara karşı daha az kırılgan hale getirmesi gerçekten daha önemli.