EBRD/Kılıç: Hiçbir yatırımcı önünü göremediği bir pazara girmek istemiyor

PAYLAŞ
  • CNBC-e canlı yayınına katılan EBRD Türkiye Başkan Vekili Şule Kılıç, Türkiye'nin güçlü bir özel sektöre sahip olduğunun altını çizdi.
  • EBRD'nin 2024 yılını 2 ila 2,5 milyar euroluk destekle kapatmayı öngördüğünü belirten Kılıç, Türkiye için bu yıl yüzde 3'lük, 2025'te ise yüzde 2,7'lik büyüme beklediklerine dikkat çekti.
EBRD/Kılıç: Hiçbir yatırımcı önünü göremediği bir pazara girmek istemiyor

EBRD Türkiye Başkan Vekili Şule Kılıç, CNBC-e canlı yayınında Güzem Ertem Yılmaz'ın sorularını yanıtladı.

Kılıç'ın konuşmasında şu sözler dikkat çekti:

"6 Şubat depremi olduğunda 1,5 milyar euroluk paketle gündeme geldik. Paketin de ilk dilimi bölgedeki KOBİ’lerin ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik, Türkiye'deki bankaların dağıtım hatları üzerinden kullandırdığımız paketti. İkinci dilim ise altyapı odaklı. Özellikle İlbank ve bölgedeki belediyelerimizle birlikte belirlenmiş projeler üzerinde çalışıyoruz. Bölgedeki sekiz belediye altyapı projesinin finansmanı üzerinde çalışmaktayız. Normalde miktar 1,5 milyar euro ama ihtiyaçlar fazla olduğu için yukarı doğru gitmesi için de çalışıyoruz.

“Türkiye’nin en güçlü olduğu nokta çok kuvvetli bir özel sektörünün olması”

Normalde hedef koyup kendimizi limitleyen bir banka değiliz. Gelen taleplerle o rakamlar oluşuyor. Bu yüzden bu sene 2,5 milyar euro olan destek hedefinin üzerine çıkmayacağız diye bir şey yok. Türkiye’nin en güçlü olduğu nokta çok kuvvetli bir özel sektörünün olması. Bu sektör girişimci ruhlu, gelişmeleri yakın takip eden ve gerekli önlemleri almaya çalışan bir özel sektör. Bütün rakamlarımız onlardan gelen taleplerle belirleniyor. Bu yılı 2 ila 2,5 milyar euro arası bir destekle tamamlayacağız gibi duruyor.

“Yatırımcı ilgisi azalınca faaliyetlerimiz yavaşlamak zorunda kalıyor”

Bugüne kadar 38 ülkede faaliyet gösteriyorduk. Türkiye burada en büyük paya sahip (Yüzde 15). Yakın zamanda Sahra Altı ülkelere de yayılma stratejisi belirlendi. Öncelik değişmeyecek, Türkiye her zaman talep eden bir ülke. O yüzden Türkiye’nin önceliğinin değişeceğini sanmıyorum ama çeşitlendirme adına altı tane daha ülkemiz var.

Uzun bir süredir Ortadoğu’da Türkiye adına özel sektör anlamında faaliyetler oldukça kısılmıştı. Özellikle Irak ve Suriye gibi bu bölgedeki bütün ülkeler Türkiye için önemli birer ihracat pazarıydı ama oradaki rakam ciddi şekilde azaldı. Dolayısıyla bölgedeki jeopolitik gelişmeleri yakından takip etmek zorundayız. Biz taleple hareket eden bir banka olmamız nedeniyle orada yatırımcı ilgisi azalınca bizim de faaliyetlerimiz yavaşlamak zorunda kalıyor.

“Hiçbir yatırımcı önünü göremediği bir pazara girmek istemiyor”

Bizde hiç durmayan bir döngü söz konusu. Önümüzdeki iki ay içinde yeni imzalarımız olacak enerji sektöründe. Yine reel sektöre yönelik de bazı projelerimiz var. İki gün önce Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, yenilenebilir enerjiye yönelik stratejinin lansmanını yaptı. Bu hedef için ciddi adımlar şimdiden atılıyor. 2035'e kadar yapılması gereken 85 milyar dolar gibi bir yatırım rakamı var. Bu bizim gibi yeşil önceliği olan bir banka için çok güzel bir ortam. Bu tür hedeflerin öngörülebilir şekilde konulması yatırımcılar için çok önemli. Hiçbir yatırımcı önünü göremediği bir pazara girmek istemiyor. Dolayısıyla bu lansman çok önemli. En azından Türkiye’nin bu konudaki taahhüdünü yerine getireceğinin önemli bir göstergesi.

"Türkiye kendi öztüketimi olan bir ülke"

Bu sene için yüzde 2,7, 2025 için yüzde 3 büyüme öngörüyoruz ama tabii ki içinde olduğumuz dönemde özellikle enflasyonu dizginlemek için atılmış ciddi adımlar var. Bu adımlar atılırken ister istemez ekonomide bir yavaşlamanın görülmesi söz konusu ama Türkiye kendi öztüketimi olan bir ülke. Dolayısıyla o kendi kendini besleyen bir yapı. O yapının değişmeyeceğini düşünüyorum. IMF ve Dünya Bankası'nın Türkiye için büyüme revizyonunda (2024 için yüzde 3, 2025 için yüzde 2,7) belki Türkiye’nin çevresindeki bütün ülkelerde yavaşlamaya yönelik trendin etkisi olabilir. Türkiye, çevredeki jeopolitik gelişmeler ve AB’deki ekonomik gelişmelerden etkilenen bir ülke. Avrupa’da biraz yavaşlama olsa bizim ihracatlarımız azalıyor.

"Özel sektörümüz çok çabuk bir şekilde kendini adapte edebiliyor"

Türkiye’de 2009’den beri faaliyet gösteren bir banka olarak Türkiye’nin içinden geçtiği piyasa koşullarına aşinayız. Yaşadığımız bu 15 yıllık dönemde şunu gördük ki özel sektörümüz çok çabuk bir şekilde kendini adapte edebiliyor. Dolayısıyla bizim şu an portföyümüze baktığımızda, bizi zora sokan bir durum söz konusu değil. Proje seçimlerini yaparken, sadece projeye değil şirketin uzun vadeli planlarını, bütün stratejilerini göz önüne alarak karar veriyoruz.

“Yapısal reformların hızlandırılması çok önemli”

Türkiye’nin önceliği öngörülebilirliğin sürdürülebilir hale gelmesi olmalı. Çünkü herkes Türkiye’nin çok doğru yönde gittiği söylüyor ama yabancı yatırımcılarda bunun devamı gelecek mi sorusu var. Burada devamlılığın sağlanması çok önemli. O yüzden yapısal reformların hızlandırılması çok önemli. CDS’lerin düşmesi çok iyi bir gösterge. O aslında Türkiye’ye olan güvenin gittikçe daha da arttığını gösteren bir şey. Sermaye piyasalarının açılmasını sağlayan bir şey."