Düşük bütçeli havayolları pazarı büyüyor
Bir şehirden başka bir şehre, bir ülkeden başka bir ülkeye seyahat etmenin en kolay ve kısa yolu çoğunlukla uçakları kullanmak. Diğer yandan belki de seyahatlerin en keyiflileri uçuşlarda gerçekleşiyor. Karayoluyla saatler hatta günler sürecek yolculukları, havayolu ile birkaç saatte tamamlamak mümkün. Durum böyle olunca havayolu şirketleri, her gün binlerce yolcuyu bir yerden bir yere taşıyor. Tabii bu noktada işin bir de maliyet boyutu var. Bu maliyet hem havayolu şirketleri hem de tüketiciler için geçerli. İki tarafın da kazan-kazan olduğu iş modeli ise bu işi düşük bütçeli olarak halletmek. İşte o noktada karşımıza low-cost dediğimiz, düşük bütçeli havayolu şirketleri çıkıyor. Bu şirketler hem kendi maliyetlerini azaltıyor hem de bunu tüketicilere ucuz uçak bileti olarak yansıtıyor.
Düşük bütçeli havayolu şirketleri nasıl ucuz bilet satıyor?
Bir havayolu şirketinden uçak bileti satın almak istediğimizde çok yüksek meblağlarla karşılaşabiliyoruz. Bileti daha uygun fiyatlara almak istediğimizde rotamız hemen low-cost iş modeline sahip şirketlere çevriliyor.
Son yıllarda düşük bütçeli havayolları iyice yaygınlaştı. Artık özellikle gezginler, gösterişten uzak, tamamen amaca hizmet eden seyahatleri tercih eder oldu.
Nasıl başladı bu düşük bütçeli havayolu macerası?
Pacific Southwest Havayolları, 1949 yılında düşük maliyetli iş modelini ilk kez uygulamaya koyan havayolu şirketiydi. Bu hamlenin ardından dünya çapında birçok farklı şirket kuruldu. 1970’lerin başlarında ise düşük bütçeli iş modeli havacılıkta yükselen bir trend haline geldi.
Düşük bütçeli havayolu şirketi, doğrudan bilet fiyatının ucuz olmasına odaklanıyor. Bunun için de sektör genelinde ücretsiz olan hizmetleri, ek hizmet olarak sunuyor. Yani bir kullanıcı, eğer düşük bütçeli bir havayolu şirketinden bilet alıyorsa koltuk seçemiyor, yemek ikramı alamıyor. Buna karşılık daha uygun fiyata bilet satın almış oluyor. Şirket, bu hizmetleri ek olarak sunmasıyla düşürdüğü maliyeti, tüketiciye düşük fiyat olarak yansıtıyor.
Burada şu farka dikkat etmek gerekiyor. Hiçbir düşük bütçeli havayolu şirketi, tüketicilerin temel ihtiyaçlarından feragat etmesini beklemiyor. Talep edilen, hizmetlerin ayrı şekilde bütçelendirmesi.
Tek kabin sınıfı, tek uçak modeli
CNBC’nin haberine göre, ABD'deki çoğu şirketi, el bagajı için check-in bagajından daha fazla ücret alıyor. Çünkü el bagajı ile uçağı döndürmek daha uzun sürüyor.
Diğer havayollarının aksine düşük bütçeli havayolu şirketlerinde sadece bir adet kabin sınıfı oluyor. Bu yüzden şirketin filosunda tek bir uçak modelinin olması yeterli. Filoda tek uçak modelinin olması da hem pilot eğitimini hem de uçak bakımını kolaylaştırıyor.
Hemen hemen her konuda gider kalemlerini en düşük seviyelere çeken düşük bütçeli havayolu şirketleri, bu sayede ucuz uçak biletini de mümkün kılıyor.
Statista’nın 2023 yıl sonu verilerine göre düşük bütçeli havayolu şirketlerinin dünya çapındaki pazar payı yüzde 35.
2017 yılından günümüze, düşük bütçeli havayolu şirketleri, küresel endüstrinin üçte birini oluşturuyor. 2027 yılına kadar pazarın büyüklüğünün 254 milyar dolara çıkması bekleniyor.
Dünya çapında baktığımızda en büyük şirketler:
Southwest
Ryanair
Indigo
Easyjet
Spirit
Mabrian Technologies’in yaptığı araştırmaya göre düşük maliyetli uçuş oranının en yüksek olduğu ülke Letonya. Letonya’daki tüm uçuşların yüzde 90’ından fazlası, düşük bütçeli havayolu şirketleri üzerinden yapılıyor.
Asya’da ise Hindistan, Afganistan, Tacikistan ve Kazakistan’da tüm gelen uçuşların yüzde 60’ından fazlası düşük bütçeli. Amerika kıtasında Meksika ve Brezilya öne çıkıyor. Her ikisinde de oran yüzde 60’ın üzerinde.
Pandemiden sonra hız arttı
Uzun yıllardır düşük bütçeli havayolu şirketlerine ilgi olsa da özellikle koronavirüs pandemisinden sonra daha popüler olduğunu söyleyebiliriz. Uluslararası Havalimanları Konseyi tarafından yapılan açıklamada buna dikkat çekiliyor. Pandeminin ardından yeniden seyahat etmeye başlayan tüketiciler, artık daha fazla düşük maliyetli seçenekleri tercih ediyor.
Havacılık endüstrisinde daha uzun yıllar büyük devler içe düşük bütçeli havayolu şirketlerinin rekabetini göreceğiz. Tabii bu noktada düşük bütçeli seçeneklerin elleri kuvvetli. Tüketiciler her zaman düşük bütçeli seçeneğe daha yakın olacaktır. Dolayısıyla low cost şirketler kapasitelerini artırmaya devam edecek. Özellikle ABD’nin en büyük havalimanlarının bazılarında son 3 yılda düşük bütçeli havayolu şirketleri tarafından gerçekleştirilen uçuşlarda önemli artışlar yaşandı. Bu artış önümüzdeki yıllarda da devam edecek gibi görünüyor.
Artan orta sınıf nüfusu, gelişmekte olan pazarlarda seyahat talebinin artması ayrıca internetin yaygın kullanımı düşük bütçeli havayolu şirketlerinin büyümesinde etkin rol oynayacak. Burada geleneksel havayolu şirketlerinin atacağı adımlar da oldukça önemli. Tabii düşük bütçeli pazarının büyümesi, havacılık sektöründe hem fiyat rekabeti getirecek hem de daha fazla destinasyon seçeneği ortaya çıkacak. Bu da günün sonunda tüketicilerin faydasına olacak.