Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz'dan 'refah payı' açıklaması
- Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, memur ve emekli maaşlarına refah payı beklentilerine ilişkin açıklama yaptı. Ylımaz, "Asgari ücret oranıyla emekliye artış oranını mukayese doğru olmaz, birisi bir yıllık bir süreçle ilgili, diğeri 6 aylık. Emekli ve memur artışı temmuzda tekrar yenilenecek" dedi.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, İstanbul'da ekonomi müdürleriyle 2024 yılı değerlendirme toplantısında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Yılmaz, yeni asgari ücret rakamı ile memur ve emekliye refah payı verilip verilmeyeceğine ilişkin soruyu şöyle yanıtladı:
"Bazen asgari ücretli çalışan sayısına ilişkin oranlar da tartışılıyor, bizim elimizde kayıtlı olan SGK’lı çalışanlar var, orada kayıtlı çalışanların yüzde 42’si asgari ücretli görünüyor o da 6.7 milyon kişi yapıyor. Yani şu anda kayıtlı asgari ücretli 6.7 milyon, toplam istihdamımız ise 32 milyon 970 bin. Asgari ücret meselesinde biraz bu sorunun da olduğunu biliyorum, yani asgari ücretli 6.7 milyon gözüküyor, ama muhtemelen bundan daha düşük gerçek anlamda, çünkü asgari ücret üzerinden prim ödeniyor malum, işte birtakım yükümlülükler getiriyor. O yüzden asgari ücretle gösterip, başka şekillerde ücret veren işletmeler olduğunu da biliyoruz, buna da eksik kayıtlılık diyoruz. Biz tabii kayıt dışılıkla da, eksik kayıtlılıkla da mücadele ediyoruz.
Asgari ücretle ilgili söyleyeceğim ikinci husus şu: Altını hep çiziyoruz bu bir taban ücret, bunun üstü bir limit söz konusu değil veya ideal ücret veya olması gereken ücret şeklinde bir hadise değil. Bundan aşağı olmaz dediğimiz bir ücret dolayısıyla, birçok metropolde, belli sektörlerde, belli büyüklerdeki firmalarda zaten fiili ücretlerin daha yüksek olduğunu hepimiz biliyoruz. Burada asıl problem asgari ücrette daha az gelişmiş bölgeler, küçük ölçekli işletmeler ve emek yoğun sektörler. Bunlar asıl bunun baskısını daha fazla hissediyorlar. Ama biz her zaman söylüyoruz, burada verimlilik çok önemli. Verimlilik arttıkça ülkenin toplam faktör verimliliği, işletmelerin de işletme bazında verimliliği arttıkça aslında daha yüksek ücretin de zemini oluşmuş oluyor.
2024 yılında bugün belli oldu yüzde yıllık enflasyon 44,4. Asgari ücret 49,1 arttırılmış, yani son 2 yılda yapılan artışlar oldukça önemli artışlar. O yıldaki enflasyonun üstünde artışlar. Bu yıl da yine yaptığımız artışın bu yıl gerçekleşecek enflasyonun üstünde kalacağını bekliyoruz. 2003-2024 döneminde yıllık ortalama büyümemiz 5,4 olmuş. Asgari ücretteki reel artışın yıllık büyümesi 5.6 olmuş, yani bu uzun dönemli baktığınızda da biz asgari ücreti büyümemizin üstünde artırmışız. Son dönemde önemli bir gelişme var 2022 yılında emeğin milli gelirden, katma değerden aldığı payı gayri safi katma değerden aldığı pay oldukça düşük seviyeye gelmişti 2022’de. Pandeminin de etkisiyle, başka faktörlerin de etkisiyle hakikaten çok düşük bir düzeydi. Nitekim TÜİK 2022 gelir dağılımı istatistiklerini yayınladığında bunu gördük. Gelir dağılımında ciddi bir olumsuz etkilenme olduğunu gördük 2022’de. Geçtiğimiz günlerde TÜİK 2023 gelir bazlı rakamları açıkladı, burada nispi olarak bir düzelme olduğunu görüyoruz gelir dağılımında. Ben ,2024 verilerinde de (2025’te çıkacak o rakam), yine bu iyileşme eğiliminin devam edeceğini düşünüyorum. 2024 yılı üçüncü çeyreğinde, serinin açıklandığı 1998’den beri en yüksek değer olan 37,6’ya ulaşmış durumdayız. Yani iş gücü ödemelerinin gayri safi katma değerdeki payı itibariyle 2024’ün üçüncü çeyreği tarihi yüksek seviyeyi görmüş durumdayız ve son bir yılda burada 6,1 puan bir artış var. Bu da bize önümüzdeki dönem gelir dağılımı açısından daha olumlu bir tablonun oluşacağını gösteriyor.
Net asgari ücretin yine dolar karşılığı çok tartışılıyor biliyorsunuz. Asgari ücret 2002’de 114 dolar, 2024 yılında ise 519 dolar idi, 2025’teki son güncel artışla 627 doların üzerine çıkmış durumda. Bu net maaşlarda birde işverene maliyeti açısından bakarsanız bu tabii çok daha yüksek rakamlarda. Şu anki asgari ücret seviyemiz Rusya, Romanya, Bulgaristan Meksika, Brezilya’nın, Güney Afrika’nın, Endonezya’nın, Çin, Mısır ve Hindistan gibi gelişmekte olan ülkelerin üzerinde bir rakam, bunu da ifade etmek isterim: Enflasyonda ciddi bir sapma olursa yeniden elbette bunları değerlendiririz dedi, biz ciddi bir sapma olmayacağına inanıyoruz, politikalarımızı o çerçevede sürdürüyoruz. Önemli olan çünkü şudur buna yürekten inanıyoruz: Bugün yüksek bir maaş verirsiniz, yarın enflasyon bundan daha yüksek çıkarsa verdiğiniz maaşın hiçbir anlamı kalmaz. Önemli olan enflasyonu dizginleyip, düşürüp, somut, reel satın alma gücünde artış sağlamak. Bizim amacımız satın alma gücünde kalıcı artış sağlamak, amacımız bu. Dolayısıyla, bunu sağlamak için her türlü gayreti sarf edeceğiz. Bu süreçte istihdamı da desteklemeye devam edeceğiz.
"İşletmelere çalışan başına 2 bin 500 liraya kadar itihdam katkısı ocakta"
Asgari ücret kararıyla birlikte biliyorsunuz 700 lira olan asgari ücret desteğini de 1000 liraya çıkardık. Kamuda, özellikle emek yoğun işletmelerimize, emek yoğun işletmelerimizle ilgili hem imalatçı, hem ihracatçı işletmelerimizle ilgili EKK’da da geniş değerlendirmeler yaptık, Sanayi bakanlığımızın çalışmaları oldu. O da istihdamını koruyan özellikle tekstil, konfeksiyon, deri, mobilya gibi emek yoğun sektörlerde faaliyet gösteren işletmelere çalışan başına 2 bin 500 liraya kadar istihdam katkısı. Ocak ayı içinde bir düzenleme yapılmasını bekliyoruz.
"Asgari ücret siyasi tartışma konusu olmamalı"
Asgari ücret bu kadar siyasi tartışma konusu olmamalı. Siyasi olarak bu kadar tartışılmayacak bir mekanizma içinde farklı şekillerde yapılabilir mi? Elbette tartışılabilir, uzlaşılabilir.
"Emeklilerle asgari ücret oranını mukayese doğru olmaz"
Emeklilerle ilgili söyledikleriniz, asgari ücret oranıyla emekliye artış oranını mukayese doğru olmaz, çünkü birisi bir yıllık bir süreçle ilgili, perspektifle ilgili bir artış, diğeri 6 aylık, yani emekli ve memur artışı biliyorsunuz 6 aylık yapılıyor, Temmuz’da tekrar bu artışlar yenilenecek.
"En düşük emekli maaşı için çalışma yapacağız"
Burada asıl kural bazlı olmayan en düşük emekli aylığı. Bugün geldiğimiz noktada 12 bin 500 liraya çıkmış durumda kök ücretleri daha düşük olan oldukça önemli sayıda emeklimiz bundan istifade ediyor, kök ücretinden daha yüksek bir emekli ücreti almış oluyor, yani primiyle bağlantılı kök ücretinden daha yüksek bir emekli maaşı almış oluyor. Bunu kanunla ancak değiştirebiliyorsunuz, bu normal sistemden gelen bir şey olmadığı için, kanunla gelen bir yapı olduğu için ancak kanunla düzenlenerek yine sağlanabilir. Bu konuda bir çalışma yapacağız, yani burada diğer ücretler artarken asgariyi olduğu gibi tutmanın doğru olmadığını düşünüyoruz, bir çalışma yapacağız ve bir kanuni düzenleme muhtemelen gündeme gelecek. Tabi hükümetimiz bunu nihai karara Cumhurbaşkanımız tamamladıktan sonra grubumuzla kanun çalışmasını gündeme taşıyacağız. Ocak ayı içinde bu gerçekleşecektir diye düşünüyorum."
Yılmaz'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"Ocak ayı enflasyonu geçen yıldan düşük olacak"
Enflasyon 2024’ün Ocak-Şubat aylarında nispi olarak yüksekti. Ocakta genelde diğer aylara göre nispeten daha yüksek olur aylık enflasyon, çünkü birçok fiyat, ücret Ocak’ta güncellendiği için Ocak ayı biraz daha normal ortalamanın üstünde gelir. Dolayısıyla baz etkisinin bu sene olumlu olacağını düşünüyorum. Geçen senenin ocak ayıyla mukayese ettiğimiz zaman bu ocakta enflasyonun çok daha düşük olacağını tahmin ediyoruz.
Enflasyonda 'program etkisi' vurgusu
Bazen medyadan arkadaşlarımız da söylüyorlar, baz etkisi de şu oldu, bu oldu diyorlar. Baz etkisinin de faydalı olduğu aylar veya olumsuz etkilediği aylarda elbette olabilir. Program yoksa baz etkisi de olmaz, esas etki program etkisidir. Çünkü program olmazsa siz bu oranı düşürmezseniz. Program etkisi de olumlu yöndedir.
Dezenflasyon başladığından bu yana 31 puan düşüş
Dezenflasyon başladığından bu yana Haziran’dan Aralık’a enflasyon oranında 31 puan düşüş olduğunu görüyoruz. OVP’de rakamların üzerindeyiz. Doğru, bir sapma söz konusu. Ama ana çerçeve OVP hedefleriyle uyumlu.
"Deprem harcamaları azaldıkça enflasyona destek artacak"
Kamunun gelirlerini korumak önemli bir hedef. Diğer taraftan da dezenflasyon sürecine mali destek verme hedefi var. İşte bu ikisi arasında bir denge gözetiyoruz.Deprem harcamaları azaldıkça bu mali alan daha fazla açılacaktır diye inanıyorum , şu anda mali sistemimiz üzerinde depremin ciddi bir yükü var, bu da mali alanımızı daraltılıyor.
TCMB faiz indirimlerine devam edecek mi?
Merkez bankamız kendi kanunu çerçevesinde kararlarını veriliyor. Enflasyonun ana eğilimi ve beklentilere bakıyorum diyor. Her ikisinde bir iyileşme olduğunu görüyoruz. Hizmetlerde son çeyrekte ciddi bir kırılma olduğunu görüyoruz. Enflasyonun ana eğiliminde aşağı doğru gidişat oluşmuş durumda. Bu elbette TCMB’nin politikalarını etkileyecektir. Ama faiz politikası dışında da enstrümanları var Merkez Bankamızın. Bir taraftan da makro ihtiyati tedbirler dediğimiz başka tedbirler de alması mümkün. Sıkı tutuşunu enflasyon tek haneye düşünceye kadar, ama enflasyondaki bu ana eğilimlere göre de tabii ki kararlarını kendi yetkili kurullarında alacaktır.
"Politika faizi 2025'te mevduat faiizine daha fazla yansıyacak"
Geçen yılın sonunda mevduat faizlerine fazla yansımadı, çünkü bankalar malum yılsonunda pazar paylarını daha yüksek tutmak istiyorlar, dolayısıyla mevduat faizlerini fazla düşürmediler, aralarında çok küçük farklar olan bankalar var, bir şekilde mevduatta daha önde görünme çabası içinde mevduat faizlerini yılsonunda biraz daha yüksek tuttular, ama 2025’le birlikte artık o rakamlar geçtiği için şimdi daha fazla yansımasını bekleyebiliriz artık.
İhracatçılara yeni müjde
İhracatçıların kazandıkları dövizlerin bozdurulmasında epey bir düşürdük oranı, yüzde 30’lara gelmişti, şimdi bunun da altında bir orana çekilebilir. Merkez Bankamızın yeni politikalarıyla birlikte, enflasyonun, faizlerin düşmesiyle birlikte reeskont kredileri de zaten politika faiziyle ilişkili biliyorsunuz önemli oranda, oradaki gelişmeler reeskont kredilerine de yansıyacaktır, YTAK kredilerine de yansıyacaktır. Dolayısıyla o genel faiz indirim döngüsü diyelim, bütün bu alanlara, bağlantılı alanlara da etkide bulunacaktır.
"Kurda spekülatif hadise olursa TCMB müdahale eder"
Kur politikamız serbest kur politikası. Merkez Bankası spekülatif bir hadise görmedikçe kura müdahale etmiyor. Ama görürse müdahale etmek görevi. Kuru piyasadaki arz miktar belirler. En sağlıklı olan da bu. Bu rejimi değiştirmek gibi bir niyetimiz yok. Bu spekülatif hadiselere müdahale edilmeyeceği anlamına da gelmiyor. Kur hedefimiz söz konusu değil.
"Kamuya yük vermediği sürece KKM devam edecek"
2025 yılı içinde herhalde artık bunu fazla konuşmamaya başlarız, tam tarih vermem mümkün değil ama, aşama-aşama zaten bunun cazibesi kalkıyor. Kamuya bir yük getirmediği sürece, kamuya bir harcama yükümlülüğü getirmediği sürece bir finansal enstrüman olarak finans kurumları kullanmak istiyorlarsa da kullansınlar, ben şahsen bunda bir problem görmüyorum, ama önemli olan kamuya bir yükümlülük getirmemesi. O yönde de zaten önemli adımlar atmış durumdayız. Bence bugün geldiğimiz noktada artık KKM büyük oranda etkisi azalmış durumda. KKM dışında yeni finansal enstrümanlar olabilir mi? Elbette, bu bizim KKM’den bağımsız genel politikamız. Finansal enstrümanları çeşitlendirmemiz, tasarruf oranını artırmamız gerekiyor.
Doğurganlık hızının düşmesiyle ilgili çalışma yapılacak
Nüfus Politikaları Yüksek Kurulumuzun ilk toplantısını 9 Ocak’ta yapacağız. Ana bir çerçevenin belirlenmesi için istişarelerimiz olacak , hemen ilk toplantıda yol haritamızın şekillenmesini beklememek gerekir, kapsamlı yol haritamız için bir sunum olacak, bunun üzerinde tartışacağız ve muhtemelen bir yeni strateji eylem planını başlatacağız. Bir sonraki toplantıda da muhtemelen bu yeni bir yol haritasını sizlerle paylaşacağız. Aile ve Gençlik Fonu’nun Türkiye’ye yaygınlaştırılmasını Nüfus Kurulunda tartışacağız, çünkü nüfusun düşük olmasının en önemli sebeplerinden bir tanesi de evlilik yaşının giderek yükselmesi. Bu yaş yükseldikçe doğal olarak doğurganlık oranı da düşüyor. Evliliklerin; şu an ki ortalama yaşların yani, erkeklerde 29’dan, kadınlarda ise 26’dan biraz daha düşük yaşlarda gerçekleşiyor olması gerekiyor. Niye evlenemiyor insanlar? Muhtemelen yeni mezun, ev kuramıyor, birtakım finansal sıkıntılar yaşıyor olabilir, aile ve gençlik programımız bunları aşmaları için yardımcı oluyor gençlere, dolayısıyla evlilik yaşını bir miktar ortalamasını aşağıya çekme etkisi var, bu da doğurganlık hızını etkiliyor. Doğurganlığı azaltan bir diğer faktör de sezaryen ameliyatları mesela, Türkiye’de sezaryen oranları dünyadan çok çok daha yüksek. Elbette tıbbi bir sebep varsa hiç tartışmasız sezaryen olmalı, orada hiç tereddüt yok. Ama bir ülkede doğumların yüzde 60’ı sezaryenle oluyorsa bunu herhalde sadece tıbbi sebeplerle açıklayamayız, yani başka sebepler var mutlaka burada. Dolayısıyla bunları da tartışmak durumundayız. Avrupa’dan daha düşük bir doğurganlık hızımız var. Bu birçok alanı etkiliyor. Bu konuda çalışmalar yapacak kurul. Cumhurbaşkanımız da yıllardır “en az 3 çocuk” sloganıyla bu konudaki hassasiyetini ortaya koyuyor. Başta çok tartışmalar yapan da oldu, ama geldiğimiz noktada ne kadar haklı olduğunu ne kadar önemli bir kırılma yaşandığını hep birlikte görüyoruz.
2025'te yüzde 4 büyüme için formül verdi
Yüzde 4 büyüme diyoruz ya 2025’te, bunu sağlayacaksınız dediğinizde dış talep boyutu itibarıyla 3 nokta bizim için kıymetli. Birincisi, ticari ortaklarımızda daha yüksek büyük bir büyüme bekliyoruz.İkincisi, dünyadaki küresel finansal ortamın daha destekleyici olmasını bekliyoruz faiz döngüsüyle birlikte ABD ve Avrupa Merkez Bankalarının politikalarını. Üçüncüsü de, emtia fiyatlarında daha olumlu bir seyir bekliyoruz. Bütün bunları bir araya getirdiğimizde yüzde 4’lük bir büyüme bu sene rahatlıkla sağlayabileceğimize inanıyoruz.
Büyümede Suriye etkisi
Gerçekten bütün dünyayı şaşırtan bir hızla gerçekleşti Suriye’deki dönüşüm. Ancak ben bunun büyümemize olumlu katkıda bulunacağını düşünüyorum. Büyümemize güç katacağını, iç talebe güç katacağını düşünüyorum.
"Trump tarifeleri artırırsa bazı adımlar atabiliriz"
Amerika Birleşik Devletleri’nin Çin’e karşı gümrük duvarlarını arttırılması halinde Çin, ABD dışı pazarlara çok daha yoğun bir şekilde ihraç yapma tutumu içine girecektir. Bu da bizim gibi ihracatçı ülkeleri elbette daha fazla rekabetle karşı karşıya getirecektir. Bunu biz de dikkatle analiz ediyoruz, ama henüz gerçekleşen bir durum tabii ki söz konusu değil. Türkiye'nin Avrupa pazarına yakınlığı, lojistik avantajları bu anlamda elini güçlendiren unsurlar. Ama gelişmelere göre biz de ticaret politikalarımızda elbette bazı adımlar atmak durumunda kalabiliriz.
EKK tarihleri belli oldu
2025 yılında ilki 24 Ocak’ta Konya’da olmak üzere , Giresun ve Erzurum’da EKK’lar toplanacak.