Çin'de borsadaki şirketlerin yüzde 99'u devlet desteği alıyor: Teknoloji sübvansiyonları ABD ve AB'yi geride bırakıyor

PAYLAŞ
  • Çin, yıllık ulusal gelirinin yaklaşık %5'ini sanayiye yönlendirerek, Güney Kore’nin altı katı, ABD’nin ise on iki katı büyüklüğünde teşvikler sunuyor. Bu devasa destek, Çin'in küresel piyasalarda rakiplerini geride bırakmasına olanak tanıyor.
  • ABD, Avrupa Birliği ve Japonya, sanayilerini korumak için milyarlarca dolarlık teşvik paketleri ve yeni politikalar geliştiriyor. Ancak Çin’in cömert sanayi destekleri karşısında bu çabalar yetersiz kalıyor, küresel rekabetin dengesi Çin lehine değişiyor.
  • Çin'in sübvansiyonlu ürünleri, Batılı ülkelerde yerli üreticileri zorlarken, Avrupa Birliği, Çin'den ithal edilen elektrikli araçlara karşı gümrük vergileri uyguluyor. Çin’in sübvansiyonları, dünya genelinde damping karşıtı soruşturmaların artmasına neden oluyor.
  • Çin'de borsada listelenen şirketlerin yüzde 99'u bir şekilde yardım alıyor. Batarya üreticisi CATL'ın geçen sene aldığı destek toplamda 790 milyon dolara ulaştı.
Çin'de borsadaki şirketlerin yüzde 99'u devlet desteği alıyor: Teknoloji sübvansiyonları ABD ve AB'yi geride bırakıyor
Fotoğraf: Reuters

Pekin, devasa sanayi teşvikleriyle dünya genelindeki rakiplerini geride bırakıyor. ABD, Avrupa Birliği ve diğer ekonomik güçler, Çin’in cömert sanayi destekleri karşısında zorluk çekiyor ve ticaret savaşlarının fitili ateşleniyor.

Dünyanın önde gelen ekonomileri, temiz enerji, bilgisayar çipleri ve diğer geleceğin teknolojilerinde üstünlük sağlamak için milyarlarca dolarlık yatırımlarla sanayilerini desteklemeye çalışıyor. Ancak bu yarışta Çin, benzersiz bir şekilde öne çıkıyor. Wall Street Journal'daki habere göre Pekin, imalat sektörüne sağladığı geniş çaplı desteklerle ABD, Avrupa Birliği ve Asya’nın diğer ekonomik devlerini geride bırakırken, bu devasa destekler küresel ticaret dengelerini sarsıyor.

Pekin’in sanayisine sağladığı mali destekler, dünya genelindeki rakiplerini zorluyor. Çin, yıllık ulusal gelirinin yaklaşık yüzde 5’ine denk gelen bir meblağı sanayisine yönlendiriyor; bu, ikinci en büyük harcama yapan ülke olan Güney Kore’nin sağladığı desteğin altı katı. Çin’in bu devasa harcaması, küresel piyasalara akan Çin malı ihracatın artmasıyla birlikte dünya çapında büyük bir tepkiye yol açıyor. Batılı işletmeler, elektrikli araçlardan güneş panellerine ve bataryalara kadar pek çok sektörde Çin ile rekabet etmekte zorlanıyor. Yükselen piyasalardaki yerli endüstriler ise Çin’in ucuz rekabeti karşısında ayakta kalamıyor.

Borsadaki 100 şirketten 99'u destek alıyor

Araştırmalar, Çin’i diğer ülkelerden ayıran en önemli farkın sadece sanayi desteğinin büyüklüğü değil, aynı zamanda genişliği olduğunu gösteriyor. Alman düşünce kuruluşu Kiel Enstitüsü’nün verilerine göre, Çin’de borsada işlem gören şirketlerin yüzde 99’u bir tür sübvansiyon alıyor. Bu destekler, Çin’in sanayi gücünün ardındaki önemli bir itici güç olarak öne çıkıyor.

Veri sağlayıcısı Wind’e göre, Çinli batarya üreticisi Contemporary Amperex Technology (CATL), 2023 yılında 5,7 milyar yuan (yaklaşık 790 milyon dolar) değerinde sübvansiyon aldı. Bu, Çin’in sanayiye verdiği desteğin boyutlarını gözler önüne seriyor. Bununla birlikte, devlet destekli firmalar, Çin’in devlet kontrolündeki bankacılık sisteminden düşük faizli krediler alıyor, vergi indirimlerinden yararlanıyor ve devlet tarafından işletilen kamu hizmetlerinden düşük maliyetli enerji sağlıyor. Ayrıca, hükümet destekli yatırım fonları, sermaye ihtiyacı olan firmalara milyarlarca dolarlık özkaynak finansmanı sağlıyor.

Bu durum, Çin’in sanayisine olan bağlılığının bir göstergesi olarak kabul ediliyor. Araştırma firması Gavekal Dragonomics’in Çin analisti Thomas Gatley, “Çin, bu konuda başka hiçbir ülkenin olmadığı kadar ciddi” diyor. Bu destekler, Çin’in küresel piyasadaki rekabet avantajını güçlendirirken, Batı ülkeleri de sanayilerini korumak için yeni stratejiler geliştirmeye zorluyor.

ABD'nin destekleri Çin'in yanında küçük kalıyor

Batı dünyası, sanayilerini desteklemek için güçlü adımlar atmaya çalışsa da, Çin’in cömert desteklerinin gerisinde kalıyor. Biden yönetimi, ABD’de çip üretimini canlandırmak amacıyla 53 milyar dolar ayırırken, Enflasyon Azaltma Yasası (IRA) ile yeşil enerjiye geçişi desteklemek için yüz milyarlarca dolarlık vergi indirimleri ve sübvansiyonlar sunmayı planlıyor. Benzer şekilde, Avrupa Birliği ve Japonya da yeşil enerji ve ileri teknoloji sektörlerini desteklemek amacıyla büyük ölçekli programlar başlattı. Ancak bu girişimler bile, Çin’in sanayiye verdiği desteğin yanında yetersiz kalıyor.

Washington’daki Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nin (CSIS) raporuna göre, Çin’in sanayi politikası harcamaları 2019’da yaklaşık 250 milyar dolara, yani ülkenin gayri safi yurtiçi hasılasının (GSYİH) yaklaşık yüzde 1,7’sine denk geldi. Bu oran, Güney Kore’nin ekonomiye oranla iki katı ve ABD, Japonya, Fransa gibi ülkelerin çok üzerinde. CSIS’in Çin iş ve ekonomi başkanı Scott Kennedy, 2022’de yayınladığı güncellenmiş analizinde, Çin’in devlet desteğinin ölçeğinin, cömert devlet tedarik politikaları ve ucuz kredi ile devlet yatırım fonlarını daha geniş bir muhasebe yöntemiyle değerlendirdiğinde, GSYİH’nın yüzde 4,9’una kadar çıkabileceğini belirtti.

Çin’in sanayiye sağladığı cömert destek, dünya genelinde genişleyen bir tepkiye yol açıyor. Avrupa Birliği, yerli üreticileri korumak amacıyla Çin’den ithal edilen elektrikli araçlara gümrük vergileri uygularken, Çinli ihracatçılar, Hindistan, Brezilya ve İngiltere gibi ülkelerde damping karşıtı soruşturmalara maruz kalıyor. Bu ülkelerdeki yerel üreticiler, Çin’den gelen sübvansiyonlu ithalatla rekabet edemiyor ve bu durum, küresel ticaretin dengelerini sarsıyor.

Çin, sanayi politikalarının uluslararası kurallara uygun olduğunu savunurken, Batılı ülkelerin yerli sanayilerini korumak adına korumacı politikalar benimsediğini iddia ediyor. Bu iddia, dünya genelinde süregelen ticaret savaşlarını körüklüyor. Şirketlerin mali tabloları, Çin’in sanayiye verdiği desteğin boyutlarını ortaya koyuyor. Shenzhen ve Şanghay borsalarında işlem gören şirketler, 2023 yılında toplam 33 milyar dolarlık devlet sübvansiyonu açıkladı. Otomobil üreticisi SAIC, geçen yıl 560 milyon dolar sübvansiyon aldığını bildirirken, diğer büyük alıcılar arasında telekomünikasyon firması China Mobile, Warren Buffett destekli otomobil üreticisi BYD ve tüketici elektroniği devi TCL Technology yer alıyor.

Çin’in devlet desteği yalnızca yüksek teknoloji sektörleriyle sınırlı değil. Demiryolu ekipman üreticisi CRRC, yıllık raporuna göre 2023 yılında 214 milyon dolar sübvansiyon aldı. Devletin sahibi olduğu petrol ve gaz devi PetroChina ise yıllık raporuna göre 343 milyon dolarlık sübvansiyon kaydetti. Ayrıca, Çin’in sanayiye sağladığı destek, sadece sübvansiyonlarla sınırlı kalmıyor; devlet kontrolündeki bankalar tarafından verilen düşük faizli krediler de önemli bir destek unsuru olarak öne çıkıyor.

Çin Halk Bankası, bankalara, yüksek teknoloji üretimi, yeşil enerji ve endüstriyel makinelerin modernizasyonu gibi belirli amaçlar için kredi vermeleri amacıyla ucuz fonlar sağlıyor. Araştırmalara göre, Çin’de devlet tarafından işletilen bankalardan alınan düşük faizli krediler, sübvansiyonlardan daha büyük bir destek oluşturuyor. Çinli firmalar, bu desteklerle küresel pazarlarda rekabet avantajı sağlarken, Batılı ülkeler, sanayilerini korumak ve rekabetçi tutmak için yeni politikalar geliştirmek zorunda kalıyor.

Özellikle Çin’in çip sektörüne yaptığı yatırımlar dikkat çekiyor. Çin’in en büyük çip fonu, “Büyük Fon” olarak bilinen fon, Mayıs ayında çip sektörüne yatırım yapmak için 48 milyar dolar topladığını ve önceki finansman turlarında topladığı 47 milyar doları üzerine eklediğini açıkladı. Bu devasa yatırımlar, Çin’in geleceğin teknolojilerinde lider olma konusundaki kararlılığını ortaya koyuyor.

Batı dünyası, sanayiye verdiği desteklerle Çin ile rekabet etmeye çalışsa da, Pekin’in geniş çaplı devlet destekleri karşısında geri kalıyor. ABD, Avrupa Birliği ve Japonya gibi ekonomik güçler, sanayilerini korumak için yeni stratejiler geliştirmeye çalışırken, Çin’in sanayi politikaları küresel rekabeti yeniden şekillendiriyor. Çin’in bu yarışta açık ara önde olduğu ise göz ardı edilemez bir gerçek olarak karşımızda duruyor.