"Azalan belirsizlik ile birlikte TCMB'nin faiz indirimlerine 2025'te başlayacağını öngörüyoruz"

PAYLAŞ
"Azalan belirsizlik ile birlikte TCMB'nin faiz indirimlerine 2025'te başlayacağını öngörüyoruz"

Morgan Stanley, Türkiye ekonomisine dair beklentilerini ele alan kapsamlı bir rapor yayımladı. Hande Küçük imzasının yer aldığı raporda Türkiye’nin makroekonomik görünümünü değerlendirdi. Özellikle politika faizi ve enflasyon beklentileri üzerinde duran rapor, Merkez Bankası’nın yönlendirmeleri ve gelecekteki olası faiz adımlarına dair önemli ipuçları sunuyor.

Yayımlanan rapora göre, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) bu hafta gerçekleşecek Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında politika faizini ve yönlendirmelerini sabit tutmasını bekliyor. Bu tahminin gerekçesi olarak aylık enflasyonun ana eğiliminde henüz anlamlı bir düşüş gözlemlenmemesi ve enflasyon beklentilerinin yüksek seyretmesi gösteriliyor. Özellikle ücret ve fiyat artışlarındaki belirsizliklerin yeni yıl sonrasında netleşeceği öngörülüyor ve bu nedenle faiz indirimlerinin 2025 yılında başlaması bekleniyor. Aylık enflasyon trendinin Merkez Bankası'nın 2024 son çeyrek hedefi olan yüzde 1,5 seviyesine yaklaşmadığına dikkat çekilen raporda, Merkez Bankası'nın bu eğilimde sürdürülebilir bir düşüş görmeden faiz indirimi başlatmasının olası olmadığı vurgulanıyor. Ekim ve Kasım aylarında enflasyon göstergelerinde bir iyileşme beklenmekle birlikte, faiz indirimlerinin 2024 yılına ertelenebileceği ihtimaline dikkat çekiliyor.

Raporun önemli bir diğer vurgusu, enflasyon beklentilerinin hedeflenen dezenflasyon patikasından hâlâ oldukça uzak olduğu. Son PPK açıklamalarında yüksek ve yapışkan hizmet enflasyonu ile enflasyon beklentilerinin iyileşme göstermediği öne çıkıyor. TCMB’nin piyasa katılımcıları anketine göre 2024 yılı enflasyon beklentisi yüzde 43,1 iken, Merkez Bankası’nın tahmin aralığının (%38-42) üst sınırında kalınıyor. 2025 yılı için ise beklenti yüzde 25,3 düzeyinde olup yine tahmin aralığının (14-21%) üst kısmında seyrediyor. Bu bağlamda Morgan Stanley, TCMB’nin faiz indirimlerine başlamadan önce enflasyon beklentilerinde daha geniş tabanlı bir iyileşme görmek istediğini belirtiyor.

Hizmet enflasyonundaki yapışkanlık da raporun odak noktalarından biri. Ağustos ayı itibarıyla hizmet enflasyonu yüzde 78 seviyesindeyken, çekirdek mal enflasyonu yüzde 29 olarak kaydedildi. Özellikle eğitim ve ulaşım hizmetlerinde Eylül ayından sonra bir rahatlama bekleniyor, ancak kira enflasyonu (yüzde 121,3) gibi kalemlerdeki yukarı yönlü baskıların sürdüğü belirtiliyor. Bu kalemlerdeki fiyatlama davranışlarının geriye dönük ve zaman bağlı olması enflasyonist risklerin devam edeceğine işaret ediyor.

Raporda, iç talepteki yavaşlamaya da dikkat çekiliyor. Merkez Bankası’nın iç talebin enflasyon üzerindeki etkisinin azaldığını ifade etmesine rağmen, özel tüketimin dirençli kaldığı ve yavaşlamanın kademeli bir hızda gerçekleştiği belirtiliyor. Orta Vadeli Program (OVP) kapsamında gelecek yıl için öngörülen mali sıkılaştırma adımları, talep yönetiminde para politikasının asıl rolü üstleneceği bir döneme işaret ediyor. Bu durumun, faiz indirimlerine temkinli yaklaşılmasını gerektirdiği belirtiliyor.

Dış denge açısından ise olumlu bir görünüm çiziliyor. Cari açıkta son aylarda önemli bir iyileşme yaşandığı ve bu iyileşmenin para birimi üzerindeki değer kaybı baskılarını hafiflettiği ifade ediliyor. 12 aylık kümülatif cari açık, Temmuz ayında -19,1 milyar dolara gerileyerek, GSYH’nin yüzde 1,6’sı seviyesine düşmüş durumda. Emtia fiyatlarındaki (özellikle petrol) aşağı yönlü riskler ve gelişmiş ülke merkez bankalarının gevşeme adımları, Türkiye’nin dış dengesi için pozitif sinyaller vermekte.

Ancak raporda, dolarizasyona bağlı risklere de dikkat çekiliyor. Ağustos ayında yerel halkın döviz mevduatlarındaki artış nedeniyle Türk lirasındaki değer kaybının hızlandığı belirtiliyor. Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesaplarının çözülme hızının yavaşlamasıyla birlikte yerleşiklerin döviz talebindeki artışın da son iki haftada yavaşladığı ifade ediliyor.