ABD’nin Asya’ya en yeni kozu: Göç

Hazal Orta
PAYLAŞ
  • ABD, Asya'ya, özellikle de Çin'e olan bağımlılığını azaltmak için attığı somut adımların yanında göç ile de elindeki kozu güçlendiriyor.
  • ABD'de nüfus 2019'dan bu yana yüzde 1,4 artarken, Asya ülkelerinde düşüşler var.
  • Azalan nüfusta hem doğum oranlarının düşmesi hem de göçün artması etkili gibi görünüyor.
ABD’nin Asya’ya en yeni kozu: Göç

Ekonomik kalkınmadan sosyal gelişmeye ve siyasi bir güç oluşturmaya kadar birçok açıdan nüfus, ülkeler için kritik bir öneme sahip. Özellikle genç nüfusun fazla olması ülkelerin yüksek işgücü potansiyelini desteklemesi açısından çok kıymetli.

Genç nüfusu yani iş gücü potansiyelini artıracak iki kritik nokta var. Bunlardan biri ülkedeki doğum oranlarının yüksek olması. Bir diğer kritik nokta ise göç.

Özellikle düşük refah seviyesine sahip ülkelerden yüksek refah seviyesine sahip ülkelere göç eden bireyler, göç ettikleri ülkelerin işgücüne katılarak, ülkelerin ekonomik olarak daha da güçlenmesinde önemli bir rol oynamaya başlıyor.

Göç, ABD’yi Asya’ya karşı güçlendiriyor

The Wall Street Journal’ın ABD Ekonomik Analiz Bürosu’nun verilerine dayandırdığı makalesine göre, ABD’de nüfus 2019’dan günümüze yüzde 1,4 oranında arttı. Buna karşılık güçlü Asya ülkelerinden biri olan Japonya’nın nüfusu aynı dönemde yüzde 2’lik bir düşüş yaşadı. Aynı şekilde Tayvan’da da nüfus yüzde 1 oranında düştü. Burada azalan doğum oranlarının yanında göçün etkili olduğu söyleniyor.

Goldman Sachs’a göre göç oranı 2024’ün sonunda yüzde 2,1 daha artacak.

2023 World Population Data’daki doğum oranlarında, Amerika Birleşik Devletleri ve Japonya ya da Tayvan arasında büyük farklar yok. ABD’de oran 1.7 iken, Japonya’da 1.3 ve Tayvan’da 1.2 seviyesinde. Bu da göçün gücünü gösteriyor.

Genç nüfus her ülke için hassas bir konu. Özellikle Asya’da azalan nüfusa karşılık ABD’de göç ile birlikte artan genç nüfus, önemli bir de siyasi koz. Çünkü Asya’da genç nüfusun azalmasıyla, genç çalışanların omuzlarında olan emeklilik sistemini sürdürme yükü zorlaşıyor. Bu da Asya’yı ekonomik olarak ABD ile rekabette geri düşürüyor.

Göç ile ekonomik büyüme arasındaki bağlantı, ülkelerin elindeki önemli bir koz haline geliyor.

Washington Post’un Şubat 2024’te yayımlanan makalesine göre, Ocak 2023 – Ocak 2024 arasında, işgücü piyasasında yaşanan yükselişin yaklaşık yüzde 50’si yabancı uyruklu işçilerin işgücüne katılmasıyla elde edildi.

ABD’deki bu güçlü göç yükselişine karşılık Japonya ve Güney Kore gibi Asya ülkeleri, vasıflı işçiler için yeni teşvikler açıklamıştı. Ayrıca Tayvan da rotasını Hindistan’a çevirerek, Hindistan ile göçmen işçi alımına ilişkin bir anlaşma imzalamıştı.

Öte yandan vatandaşların ‘Amerikan rüyası’nın bitecek gibi olmadığı söylenebilir. Asya karşısında güçlenmek isteyen ABD, göçü kuvvetli bir dolaylı koz olarak kullanmaya devam edecek.

ABD’nin çip hamlesi

ABD, Çin başta olmak üzere üretim konusunda Asya ülkelerine bağımlı olma fikrinden uzaklaşmak istiyor. 2020’de büyük bir krizin patlak verdiği çip üretimi de onlardan biri. Öyle ki ABD, çip üretiminin ülke sınırları içinde yapılması için Mart 2023’te bir teşvik duyurdu. ABD Ticaret Bakanlığı, çip üretimi için 39 milyar dolarlık destek paketinin başvurularını açtı. Burada amaç, dünyanın en büyük çip üreticilerinden olan Tayvan’a olan bağımlılığı azaltmak ve yerli çip üretimini teşvik etmek. Ülke bir yandan nüfus açısından Asya’ya karşı güçlenirken, diğer yandan üretimde de daha fazla söz sahibi olmak istiyor.

ABD’liler ne diyor?

Göç, ekonomik olarak 50 milyondan fazla göçmenin yaşadığı ABD için önemli ama Amerikalılar bu duruma nasıl bakıyor? Statista, Şubat 2024’te 1.494 katılımcı ile bir anket yaptı ve ABD’li yetişkinlerin göç ile ilgili ne düşündüğünü sordu. Ankete göre katılımcıların yüzde 29’u, göçün ülkeyi daha iyi bir duruma getirdiğini düşünüyor. Ancak yüzde 38’i göç ile durumların kötüleştiği konusunda hemfikir.

Yani, katılımcıların üçte biri olumlu düşüncelere sahipken, neredeyse yarısı göçün olumsuz etkilere sahip olduğunu düşünüyor.

Düşen doğum oranları küresel ekonomiyi zorluyor

Doğum oranları sadece ABD ya da Asya ülkelerinde değil, dünyanın birçok ülkesinde düşüyor. Yapılan araştırmalar da bu düşüşlerin önümüzdeki yıllarda küresel ekonomi üzerindeki negatif etkisini gözler önüne seriyor. The Lancet tıp dergisinin araştırmasına göre, 2050 yılında ülkelerin dörtte üçünün kadın başına doğum oranı 2.1 seviyesinin altına düşecek. Bu da küresel ekonomiyi zora sokacak. 2100 yılında sadece birkaç ülke, nüfusu yenileyecek doğum oranlarına sahip olacak. O ülkeler de şöyle:

Çad,
Nijer,
Tonga,
Samoa
Tacikistan,

1950’den 2021’e kadar küresel doğum oranı, 4,84’ten 2,23’e geriledi. 2050 ve 2100 için ise tahminler 1,83’ten 1,59’a düşmesi.

Birleşmiş Milletler’in verilerine göre küresel nüfus 2050 yılına kadar 8 milyardan 9,7 milyara çıkacakken, 2080’lerin ortalarında 10,4 milyar seviyelerini görecek.

Düşük gelirli ülkeler için baktığımızda durum pozitif. Bu ülkelerin küresel doğum oranındaki payları 2021’de yüzde 18 seviyesindeyken tahminlere göre 2100’e gelindiğinde yüzde 35’e çıkacak. Sahraaltı Afrika, küresel doğumların yarısını kendi başına oluşturacak.