ABD ile Çin arasında Husi gerginliği

Amerikalı yetkililer, Çin merkezli bir uydu şirketinin, İran destekli Husi isyancılarına Kızıldeniz’deki Amerikan savaş gemilerini hedef almak üzere istihbarat sağladığını öne sürüyor. Washington, Çin’in ordusuyla bağlantılı Chang Guang Uydu Teknolojileri Şirketi’nin (CGSTL), Yemen'deki Husilere yüksek çözünürlüklü uydu görüntüleri sunduğunu ve bu görüntülerin ABD savaş gemileri ile uluslararası ticaret gemilerini hedef almak için kullanıldığını iddia ediyor.
Trump yönetimi döneminden bu yana devam eden bu şüphe, ABD'nin Çin’e defalarca uyarıda bulunmasına yol açtı. Dışişleri Bakanlığı’ndan üst düzey bir yetkili, söz konusu uyarıların Pekin'e özel kanallar aracılığıyla defalarca iletildiğini, ancak Çin'in bu endişeleri görmezden geldiğini söyledi. Aynı yetkiliye göre, Chang Guang’ın faaliyetleri ve Pekin’in bu faaliyetlere göz yumması, Çin’in "barışı destekleme" yönündeki söylemlerini geçersiz kılıyor. Washington, müttefik ülkelere Çin Komünist Partisi ve Çinli şirketleri sadece söylemleriyle değil, eylemleriyle değerlendirme çağrısında bulundu.
Bu iddialar, Trump’ın Çin’den ithal edilen ürünlere yüzde 145 oranında gümrük vergisi uygulama kararının ardından yeniden alevlenen ABD-Çin ticaret savaşının ortasında gündeme geldi. Aynı dönemde, İsrail’in Hamas’la başlattığı çatışmaların ardından Husiler de Kızıldeniz’deki deniz trafiğini hedef almaya başladı. Küresel ticaretin kalbi niteliğindeki bu bölgede ABD Donanması'nın varlığına yönelik saldırılar, Washington’un Yemen’deki Husi mevzilerine karşılık vermesiyle sonuçlandı. ABD, son haftalarda Yemen'de gerçekleştirdiği askeri operasyonların dozunu artırdı. Bu saldırılardan biri, kamuoyuna sızan Signalgate belgelerinde de yer aldı ve çatışmaların şiddetlendiğini gözler önüne serdi.
Biden yönetimi, Husilerin saldırılarından duyduğu endişeyi Çin’e de iletti. Pekin’in İran üzerindeki etkisini kullanarak Husileri dizginlemesi gerektiği vurgulandı. Ancak yetkililer, Çin’in bu yönde somut bir adım attığına dair hiçbir kanıt olmadığını belirtiyor. ABD'li bir yetkili, Trump’ın başkanlığı döneminde Kızıldeniz’deki istikrarsızlığın giderilmesini öncelikli mesele haline getirdiğini hatırlatarak, Pekin’in CGSTL’ye ilişkin kararlarını bu hassasiyeti göz önünde bulundurarak değerlendirmesi gerektiğini söyledi.
CGSTL’ye yönelik suçlamalar yeni değil. Şirket, 2023 yılında Rus paralı asker grubu Wagner’e uydu görüntüleri sağladığı gerekçesiyle yaptırım listesine alınmıştı. ABD'nin iddiasına göre, bu görüntüler, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in desteklediği milis gruplarca kullanıldı. Şirket, 2014 yılında Çin Bilimler Akademisi ile Jilin eyalet yönetimi tarafından Çangçun kentinde kuruldu. Uzmanlara göre CGSTL, Çin’in “askeri-sivil füzyon” stratejisinin tipik bir örneği. Pamir Consulting'den James Mulvenon, şirketin görünüşte ticari faaliyet yürütse de, hem askeri hem sivil müşterilere istihbarat sunduğunu belirtiyor.
BluePath Labs isimli düşünce kuruluşunda görevli savunma uzmanı Matthew Bruzzese, CGSTL’nin 2024 itibarıyla yörüngede yaklaşık 100 uydusu olduğunu, bu sayının 2025 sonunda 300’e ulaşmasının hedeflendiğini söylüyor. Böylece şirket, dünyanın herhangi bir noktasından her 10 dakikada bir tekrar görüntü alabilecek kapasiteye ulaşmayı amaçlıyor. Bruzzese, CGSTL’nin Çin hükümeti ve orduyla olan yakın bağlarının sürdüğünü, ancak 2020’den itibaren bu bağların kamuoyuyla daha az paylaşıldığını ifade ediyor. Bu durum, Pekin’in özellikle dış politik baskılardan çekinerek daha temkinli bir duruş sergilemeye başladığına işaret ediyor.
CGSTL’nin üst düzey Çinli yetkililere yönelik sunumlar yaptığı ve askeri teknolojilerini doğrudan Çin liderliğiyle paylaştığı da öne sürülüyor. Bruzzese, şirketin faaliyetlerini, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’den sonra ordu içindeki en güçlü isimlerden biri olan General Zhang Youxia gibi üst düzey isimlerin önünde tanıttığını belirtiyor.
ABD'nin CGSTL'ye yönelik endişeleri, Çin'in uzaydaki faaliyetlerine artan dikkatle birlikte değerlendiriliyor. Pentagon, 2023 yılında Çin’in yörüngeye 200 uydu gönderdiğini, bu sayının ABD’den sonra ikinci sırada geldiğini açıkladı. Ayrıca Pekin’in, CGSTL’nin teknolojilerine benzer özellikler taşıyan uzaktan algılama uydularını diğer ülkelere ihraç ettiği de vurgulanıyor.
ABD’nin CGSTL’ye yönelik suçlamaları sorulduğunda Çin’in Washington Büyükelçiliği, konuyla ilgili bilgileri olmadığını savundu. Pekin ise Husi saldırılarının bölgedeki istikrara zarar verdiğini belirterek endişelerini dile getirmiş, ancak İran’a doğrudan baskı uyguladığına dair bir adım atmamıştı.
Bu gelişmeler, ABD ile Çin arasındaki gerilimin yalnızca ticaret ya da diplomasiyle sınırlı kalmadığını, aynı zamanda savunma ve uzay teknolojileri gibi daha karmaşık alanlara da yayıldığını ortaya koyuyor. Özellikle Çin’in dış politikada belirsiz tavrı, Washington tarafından daha sert ve kapsamlı yaptırımlarla karşılık bulabilecek potansiyel bir risk olarak görülüyor.