Trump gölgesinde iklim konferansı
Bundan 32 yıl önce 150’den fazla ülke insanlık tarihindeki en kritik anlaşmalardan biri olan İklim Değişikliği Birleşmiş Milletler Çerçeve Anlaşması'nı imzaladı.
Bu anlaşma ile iklim değişikliğine karşı önemli bir süreç başladı. Anlaşmanın tarafları her yıl bir konferansta toplanmaya başladılar ve bu toplantılara “Conference Of Parties” (Tarafların Konferansı) yani COP denildi. İlk COP ise 1995'te Berlin’de gerçekleştirildi.
COP’ların 29’uncusu bu hafta Bakü’de başladı. Hükümet liderlerinin yanı sıra çevre ve sürdürülebilirlik uzmanları, aktivistler, hayır kurumları, gazeteciler ve diğer sivil toplum kuruluşları da 11 Kasım’da başlayan ve 21 Kasım’da sona erecek olan “konferans” için Bakü’de olacaklar. Beklenti büyük ama kafalar karışık çünkü bu toplantı bilimsel kanıtlara rağmen iklim değişikliği ve küresel ısınma tehdidinin varlığını inkar eden Donald Trump’ın seçim zaferinin gölgesinde yapılacak.
Arada “dağ fare doğurdu” dedirten COP’lar olsa da bugüne kadar yapılan zirveler arasında çok önemli ve verimli olan COP’lar oldu.
Mesela Kyoto’da ünlü Kyoto protokolü ortaya çıktı. Paris’teki COP21’de ise Paris İklim Anlaşması imzalandı. Bu tarihi anlaşma küresel ısınmaya karşı atılan en güçlü ve somut adımdı. Evrenseldive bağlayıcıydı. İklim değişikliğinin yıkıcı etkilerine karşı uyum kabiliyetinin ve iklim direncinin arttırılmasını; küresel ortalama sıcaklık artışının sanayileşme öncesi döneme göre 2°C altında tutulmasını; ayrıca bu artışın 1,5°C’nin altında tutulmasına yönelik küresel çabaların sürdürülmesini hedef olarak belirlemişti. Her ülkeye karbon emisyonunu azaltmak için hedef koyma yükümlülüğü getirmiş ve hedeflerin beş yılda bir gözden geçirilmesini istemişti.
Dünyada düşük sera gazı emisyonu yayacak bir kalkınma modeline geçişi öngörmüş ve bu geçişin finansmanının sağlanmasını hedeflemişti. Bunun için tüm ülkelerin imkanları ölçüsünde katkıda bulunmalarını amaçlamıştı. Küresel çapta temiz enerjiye geçişe vurgu yapmış ve kaynakların iklimi kirleten fosil yakıtlara harcanmaması gerektiğini belirtmişti.
Geçen yıl Birleşik Arap Emirlikleri’nin başkenti Dubai'de yapılan COP28’de ilk küresel değerlendirme süreci tamamlanmış ve ilerlemelere rağmen, “Paris Anlaşması hedeflerine yönelik çabalarınyetersiz olduğu” sonucuna varılmıştı. Tarafların Paris Anlaşması hedeflerine ulaşmalarını sağlayacak bir planı belirlemelerini amaçlayan "BAE Konsensüsü" ortaya çıkmıştı.
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği İcra Direktörü Simon Stiell’in dediği gibi COP29, geçen yılki BAE Konsensüsü’nde yapılan taahhütleri, gerçek dünyada ve gerçek ekonomiyle uyumlu somutsonuçlara dönüştürmek için olanak sağlayan bir COP olmalıdır.
İklim zirvelerinde hep fosil yakıt kullanımının kademeli sonlandırılması konuşuldu. Dubai’de ise enerji sistemlerinde fosil yakıtlarının kullanımından uzaklaşmaları çağrısı yapılmıştı. AncakTrump’ın başkanlık seçimini kazanması ile bu çağrının üzerine bir gölge düştü. Trump göreve geldiğinde ABD petrol ve gaz sektörüne yatırımların önünü açacağını söylüyor. Blöf yapmadığını daha önceki başkanlık döneminde Paris İklim Anlaşması’ndan çekilerek göstermişti.
Buna rağmen her COP’ta olduğu gibi Bakü’de de yenilenebilir enerji ayrı bir başlık olacak. Yeşil enerji bölgeleri ve koridorlarına yatırımın teşvik edilmesi; altyapının geliştirilmesi ve modernizasyonu, bölgesel iş birliğinin teşvik edilmesi için hedefler belirlenecek. Küresel enerji depolama kapasitesinin nasıl arttırılacağı konuşulacak. Yine bu çerçevede temiz hidrojen için küresel pazarın potansiyelini açığa çıkarmayı amaçlayan bir deklarasyon da gündemde olacak.
COP 29’un diğer öncelikleri arasında iklim finansmanı da alıyor. Hatta bu COP’a “Finans COP”u diyenler bile var. Bakü’de taraflar “Yeni Kolektif Nicel Finansman Hedefi” (NCQG) üzerinde müzakere yapacak ve 2009’da belirlenen mevcut hedefin yerine geçecek yeni bir hedef belirleyecekler.
Gelişmiş ülkeler, 2020 yılına kadar gelişmekte olan ülkelerdeki iklim eylemini desteklemek için yılda 100 milyar dolar harcama yapmayı taahhüt etmişti. Bakü’de katkı miktarları ve zamanlaması ile finanse edilecek iklim faaliyetleri ve hangi ülkelerin bu maliyetleri üstleneceğini belirlenecek.
Dubai’deki COP 28’de iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine karşı özellikle savunmasız olan ülkelerin desteklenmesi amacıyla kurulan Zarar ve Zararla Mücadele Fonu’nun operasyonel hale getirilmesikararı alınmıştı. Bakü’den beklenti bu fonun sermaye yapısının güçlendirilmesi için gelişmiş ülkelerden yeni mali taahhütlerin alınması ve bu fonun düzenlemelerinin NCQG ile uyumlu hale getirilmesi.
COP 29’dan diğer bir beklenti ise uluslararası karbon ticaret piyasası için yeni bir çerçeve belirlenmesi olacak. Paris Anlaşması’nın 6’ıncı maddesinde yer alan kuralların işlevsel hale getirilmesi ele alınacak.
Anlaşmaya taraf 198 ülke Şubat 2025’e kadar güncellenmiş ulusal katkı planlarını sunmak zorundalar. Bu planlarda emisyon azaltma ve iklim değişikliğinin etkilerine uyum sağlama çabalarını belirtecekler. Ama Şubat’ı beklemeden bazı ülkelerin katkılarını Bakü’de açıklamaları bekleniyor. Bu konu kritik çünkü geçen yıl Dubai’de görüldü ki; önceki taahhütler Paris Anlaşması hedeflerine ulaşmak için yetersizdi. Yatırımlar, yenilenebilir enerjinin yaygınlaştırılması ve fosil yakıtların azaltılması gibi alanlarda daha iddialı taahhütler gerekiyor.
COP29, uyum kapasitesini artırma, dirençliliği güçlendirme ve iklim değişikliğine karşı savunmasızlığı azaltma için COP28’de ortaya konan Küresel Uyumu Sağlama Hedefi’nin güçlendirilmesiçalışacak, bu hedef, Tabii burada uyum finansmanına yönelik düzenlemeler de ele alınacak.
Paris Anlaşması’na taraf ülkeler, her iki yılda bir Şeffaflık Raporu sunmak zorundalar. Sera gazı emisyonları ve ulusal taahhütlere yönelik ilerleme ve iklim değişikliği etkileri ile uyum çabalarını içeren bu raporların yıl sonuna kadar sunulması gerekiyor. COP 29’da düzenli ve şeffaf raporlamanın nasıl yapılacağı da tartışılacak.