Kerim Rota: Sonbaharda faiz indiriminin gerekli olduğunu düşünüyorum

PAYLAŞ
  • Hazine uzmanı Kerim Rota, Merkez Bankası'nın ekim ayından itibaren para politikası faizini 5-10 puan oranında indireceğini düşündüğünü söyledi.
  • Rota, Merkez Bankası rezervlerine giren 70 milyar doların tamamının sıcak para olmadığını ifade etti. Rota, daha önceki dönemlerden farklı olarak Merkez Bankası'nın Türkiye'ye giren bütün sıcak parayı aldığını ve bu paranın çıkması halinde eskisi gibi bir sorun yaşanmayacağı düşüncesinde olduğunu belirtti.
  • Kerim Rota, faizlerin yüksek olması nedeniyle uzun vadeli swapların krediye dönüşmeyeceğini bunun için faizlerin yüzde 20'ye inmesi gerektiğini aktardı.
Kerim Rota: Sonbaharda faiz indiriminin gerekli olduğunu düşünüyorum
CNBC-e

Hazine uzmanı Kerim Rota, CNBC-e ekranlarında Kazandıran Strateji'ye katılarak Güzem Yılmaz Ertem'in sorularını yanıtladı.

Rota, 2024 yılı içerisinde Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası'nın faiz indireceği düşüncesinde olduğunu aktardı. Kerim Rota, "Ben sonbaharda faiz indiriminin gerekli olduğunu düşünenlerdenim. Özellikle mart ayında yapılan 5 puanlık faiz artışı biraz kur volatilitesine karşı reaksiyondu; eğer o döviz talebi olmasaydı muhtemelen yapmacaklardı. Ekim ayı gibi enflasyonun 40-50 bandına girdikten sonra 5 veya 10 puan, yıl sonuna kadar faiz indirimi gerekebilir diye düşünüyorum" ifadelerini kullandı.

Kerim Rota'nın açıklamalarından satır başları:

Servet dağılımındaki bozulma

Enflasonu bir kere elinizden kaçırdığınızda tüm dünyanın sorunu olan gelir dağılımı ve servet dağılımı problemi enflasyonu düşürmeyi çok daha zorlaştırıcı bir hale getiriyor. Çift haneye çıkmadan önlem aldığınız çok büyük bir sorun olmuyor ama Türkiye gibi 70’lere bir enflasyonu düşürmek tekrar kolları sıvadığınızda gelir dağılımı ve ondan daha önemlisi servet dağılımı daha da önem taşıyor. Servet dağılımında büyük bir çarpıklık söz konusu. Türkiye’deki toplam servetin yüzde 40’ı yüzde 1’in elinde. Nüfusun yüzde 20’si ise yüzde 81’e sahip. Tüm dünyada bu çarpıklık var ama Türkiye’deki çarpıklık daha fazla. ABD’deki en tepedeki yüzde 1’in payı yüzde 32’yken bizde yüzde 40.

Servet sahiplerinin faizle ilişkisi kopuk

Bizde servetin yüzde 75’i gayrimenkulde. Kalan yüzde 25’i finansal sistemin içerisinde. Bunun da üçte biri faizle ilişkili TL enstrümanlarda. Dolayısıyla serveti bir kere ele geçirmiş kesimin TL faizle ilişkisi çok uzun süredir kopuktu zaten. TL faizle ilişkisi en kuvvetli olanlar kredi kullananlar. 2021’deki Nas politikasının kaybedeni TL’ye güvenenler oldu. Şimdiki politikanın da kaybedeni TL kredi kullananlar olacak.

"Faiz politikasının çalışması için zamana ihtiyaç var"

"Daha öncesinde çok yüksek bir kur oynaklığı yaşıyorduk ve TL faizler çok düşük tutulmuştu. Bu inanılmaz bir tüketim çılgınlığına yol açıyordu. Elinize geçen parayı harcamazsanız reel olarak varlık kaybediyordunuz. Bu alışkanlık haline de dönüştü. Nitekim faizlerin çok yükseldiği şubat-mart döneminde kredi kartı harcamalarının hızlandığını gördük. İleri yönelik beklentilerde iyileşme var. Faiz politikasının tam çalıştığını söylemek mümkün değil, daha zamana ihtiyaçları var.

Şimdiye kadar yurtiçi bankalarla swap portföyünün çok büyük olması nedeniyle Merkez Bankası piyasaya gelen her dövizi satın aldı. Verdiği TL'yi de bu swapları azaltarak dengeleme şansı buldu. Bu swaplar 20 milyar doların altına inmiş durumda bir süre sonra da sıfırlanacak gibi duruyor. Merkez Bankası'nın elindeki endüstrümanlardan biri zorunlu karşılık oranlarını artırmak. Şu anda yüzde 12'de tarihi olarak bu yüzde 15'lerin üzerine pek geçmemiştir.

Swaplar bittikten sonra bunu düşürmek istemiyorsa likidite senetlerini uygulayabilir veya vadeli açık piyasa işlemleri yapar. Şu anda faiz koridoru üç puan, yüzde 50'den yüzde 47'ye düşmesi an meselesi olur swaplar bittikten sonra.

Merkez Bankası net rezervleri

Bankaların zorunlu karşılık oranlarının çok yüksek olması sebebiyle döviz fonlarını müşterine aktarması bir trenddi. Merkez Bankası bankacılık sistemlerinden aldığı dövizi kendi rezerlerinde biriktirmeye başladığını görüyoruz. Bankalar bu döviz likiditeyi swaplarla Merkez Bankası'nda tutuyorlar. Swaplar sıfırlandıktan sonra bu likidite onlar açısından can acıtıcı olacak. Döviz kredilerine konulan kısıtla da buna önlem almayı öngörüyor Merkez Bankası. Bu dolarizasyonun kırılması için biraz zaman gerekiyor. Çok güvensiz dört beş sene geçirdik.

"70 milyar doların hepsine sıcak para demek haksızlık olur"

Merkez Bankası'nın satın aldığı 70 milyar doların hepsine sıcak para demek haksızlık olur ama 20-25 milyar dolar civarında tahvil girişleri ve swap girişleriyle oldu. Üçte birinin sıcak para olarak adlandırılabileceğini görüyoruz. Şöyle bir farklılık var 2010'lar ve 2015'lere göre Merkez Bankası her gelen dövizi kendisi satın alıyor artık. Daha önceki dönemlerde piyasanın satın aldığı ve kur düşüşlerine izin verildiği dönemler yaşamıştık. Her gelen dövizi Merkez Bankası aldığı için çıktığında da bunu karşılayabilir.

Enflasyon yüzde 50'lerin altına geldiğinde bu faiz politikası daha iyi çalışır. Baz etkisiyle eylül ayı gibi enflasyonda yüzde 50'nin altını görebiliriz. Vatandaşlar açısından 3-4 aylık kur oynaklığının düşük olduğu dönemler fikir değiştirmek açısından gereklidir. Henüz daha 1-2 ay oldu.

Swap piyasaları

2019 yılında swap piyasası düşman ilan edilip kapatılırken buna itiraz eden yazılar yazmıştım. Şu anda uzun vadeli swaplar açılsa bunun TL krediye dönüşme şansı yok. Ben artık bu swap kısıtlarının TL faizleri yüzde 20'lere düşene kadar korunması taraftarıyım.